23 Ocak 2011 Pazar

bizi anca platonik paklar

"mal mıyız oğlum biz" diye soruyorum günlerdir kendi kendime. henüz elle tutulur bir yanıt alamasam da, anlatacaklarımdan sonra sizin de bana katılacağınız kanısındayım.
şimdi biz, pek sevgili ve güzel Makyaj Çantası kızlarının peşine (yok peşine demeyeyim dee-neyse işte anlattıkça ne demek istediğimi fark edersiniz) birçok adamın takılmışlığı vardır. biliyorsunuz, en büyük yakınmamız platonikliğimiz.
eye-liner mesela. hayatının adamını ellerinden, durun durun düzeltiyorum, dudaklarının kenarından kaçırdı! şu, Esmer deyip yere göğe sığdıramadığı adam var ya. hani buluşmuşlardı, adam bunu öpecekti de o çekildi. (bu kısımlarından size söz etti mi bilmiyorum ama, bende gizli falan yok! :Pp) heh, işte bu adam o kadar uzun süre peşinden koştu bizimkinin. ama eye-liner bu! ne yaptı, tabiiki de reddetti adamı! valla şuan gelse, aseton çıkalım dese (ki katrilyonda kaşığın ucuyla dahi ihtimal yok ama sözün gelişi işte) bir dakka bile düşünmem çıkalım derim. hayır, tabiiki de arkadaşlarımın beğendiği adamlara göz dikecek biri değilim; amacım size Esmerin ne kadar tatlı bi yaratık olduğunu anlatabilmekti. ne diyordum ya, karıştı her şey... işte bu eye, olmaz falan fistan dedi çekildi gitti çocukcağız. şimdi de ne yapıyor biliyor musunuz? tenefüslerde adamı gözleyip, adını dilinden düşürmüyorrrr! arghhh!
gelelim pudra'ya. ulan kıza tanıdığı tanımadığı her yaş ve kategoriden adamlar sarkıyor. bu hepsiyle mesajlaşıyor neredeyse, içlerinden beğendikleri de çıkıyor. hatta çok çok beğendiği taş herifleri kendi ekliyor, muhabbet kuruyor, numarasını alıp mesajlaşmaya başlıyor falan. sanmayın pudra bu adamların en azından eli yüzü düzgün olanlarıyla görüşüyor, öpüşüp koklaşıyor falan... ne yapıyor biliyor musunuz? tam yakınlaşma esnasında, o ince çizgiyi kopartıp atıyor! sonra ne mi oluyor, gelenlerle gidenlerin sayısı dengeleniyor...
lipstick açısından da dünya toz pembe değil elbet. tamam, en azından aramızda platonik olmayan bi o var ama mükemmel bir ilişkisi yok. kavga, dert, tartışma, diğer kızların ilişkilerinde kınadığımız bisssürü şey falan... sırf "seviyorum"un alışkanlığından katlanıyor o adama belki de, tam olarak bilmiyorum..
beni soracak olursanız, hiç olmadığım kadar saçmalıyorum. yunan sevgilimden sonra, "bu yaşlarda ilişkileri gerçekçi bulmuyorum ve onaylamıyorum vik vik vik" diye laf ebeliği yapan ben, artık "sevgilim olsoooooooooon!" diye yakarıyorum resmen! beni bu Carlos bozdu ulan şair, vallahi de billahi de o bozdu. platonik yani. adama gittiler, böyle böyle aseton seni beğeniyor dediler o da insanlıkla gelsin tanışalım dedi. olmadı kaplan bile sordu lan aseton neden gelmiyor diye. ama yoook, bir şeyler olacak ya, illa kaçacağım! hay kendi kendimin bir yerlerine... peşimden yüzbinlerce adamın koştuğu falan yok. işine gücüne bakıp sakince aşkını yaşamak isteyen biriydim kiiiii, şu platonik furyasına katılana kadar...

yani diyeceğim, biz makyaj çantası sakinleri (çok da sakin değiliz ama apartman yöneticileri toplantı oldupunda böyle apartman girişine falan "apartman sakinleri" yazar asar ya, ondan dolayı şey ettim. apartmandakiler de çok sakin değildir ama yazılır. neyse işte.) aşkın gerçeğiyle (aşk demeyeyim de, öpüşüp mesajlaşmak, aşkım demek, çocuğun evine gidip sevişmek) burun buruna geldiğimizde kendimizi çekip platonik takılmaya devam ediyoruz. anlayacağınız, bizi bir tek platonik aşklar paklar...



Aseton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...