25 Ocak 2011 Salı

yıllarca yanında uyudum da n'oldu?!



yazlıklar, dinlenmek ve çoğunlukla şehrin yorucu hayatından uzaklaşmak için gidelen yerler değildir. yani en azından biz "gençler" için hiç öyle olmamıştır. yazlık dediğin şey, gossip girl dizi setinden farksızdır. gelsin öpüşmeler, gitsin bakışmalar, birazcık da sevişme dolu geceler falan..
yazlığa ilk taşındığımızda, henüz regl bile olmamıştım. öyle taze, tadından yenmeyecek gecelere alışkın değildim. alt metinlerde bahsettiğim yunan arkadaşımla (Niko diyelim) ilk tanışmamıza denk geliyor, benim kadınsı akşam serinliğine kapılıp kendimi kumsala atışım. öyle masum masum oturmuş, gelip de yeni arkadaşlarımın benimle tanışmak istemesini ve oyuna çağırmalarını bekliyordum. oyun dediysem, caanım yazlığımızın cilalı taşlarına sek sek çizip etekleri havalana havalana ip atlamaktan bahsetmiyorum. onların oyundan anlayışı garaj'a kapanıp, metal müziğe dair ne varsa son ses içlerini dökmeleriyle.
 cici arkadaşlarımdan yanıma ilk gelen, ikizler oldu. ayşe ve fatma. meğer bu iki güzellik harikasıyla neredeyse akraba gibiymişiz, çok sonra öğrendim. neyse en nihayetinde bu ayşe ve fatma aracılığıyla gruba dahil oldum. bilirsiniz işte, sonradan katılanları kimse sevmez. benim için de durum farklı değildi. öldürücü keskinlikteki bakışları üstümde hissetmemle, grubun en salak oğlanına aşık olmam bir oldu. Bertan: benim hayatımın adamı olmalıydı.
günler ayları, aylar mevsimleri ve dolayısıyla yazları kovaladı derken kendimi hem grubun esas kızı ilan etmiş hem de dallas serüveninin ortasında bulmuştum. bu nasıl bir düzen, nasıl çirkin bir plandı öyle.. her şey ayarlanmış, herkesin ayrı ayrı günlük defterlerine kazınmıştı. ne mi? yazlığın en seçkin sitesinde oturan biz kendini bişey sanan beş altı ortaokuldan bozma kılıklı insanların kimlerle çıkacağı tabii, ne olacak! amınakoyduğumunun düzenini bozan ben oldum. şehre ilk kez indiğini geçen yıllar içinde bana kanıtlayan Bertan'dan soğumuş, zaten onun bana göre biri olamayacağını anlamıştım. iyi de, erkan'la da çıkmak istemiyor, sorun çıkartıyordum. sonunda gidip içimi esin'e dökmüştüm: "bu ne saçma şey kızım ya? benim kimle çıkacağıma önder mi karar verecek? sikmişim düzenini de oyununuda! pembe dizi çeviriyoruz sanki amınakoyayım!"
sonunda ne mi oldu? elbetteki Aseton'a yakışır bir şey yapıp düzeni bozdum. ama yalnız değildim. Ninis, Yunanistan'dan istanbula gelmiş; üstelik bizim yazlığımıza taşınmıştı. tabiiki de ilk görüşte aşık falan olmadım. hatta çok havalı, götü kalkık biri olarak göründü gözüme. ilerleyen zaman bizi birbirimize itti, yazlığa taşınmasından yaklaşık bir ay kadar sonra çıkmaya başladık.
sarı-lacivert panjurlu bir evimiz olacaktı. bahçemizde gitar ve bilgisayar ekecek, meyvelerini toplayıp git pazarında satacak ve geçimimizi sağlayacaktık. nasıl mutlu, mesuttuk. birlikte uyuyup uyanıyor, birbirimizi camdan cama kesiyor, gecelere kadar gülmekten krizlere giriyorduk. gitmediğimiz, gezmediğimiz yer kalmamıştı.
tam üç yıl boyunca, iki ayrılık yaşayarak sürdürdük ilişkimizi. sonra ne olduysa, ipleri elimden kaybettiğimi hissettiğim anda oldu. ninis artık benim değildi. beni hiçbir sebep yokken, yapayalnız bırakmıştı. çok yalnız.. hatırlatma olarak ekleyeyim, ninis bir eroin bağımlısıydı. deli gibi zengin bir ailesi ve paraya para demeyecek bir geleceği vardı. durumu çakan anne ve babası hemen hastaneye yatırmıştı onu. kendi ellerimle onu doktorların eline teslim etmiş, ağlamaktan bitap düşmüştüm.. o ise, hastaneden çıktıktan çok kısa bir zaman sonra kendini ve dolayısıyla beni kaybetmişti. o eski, aşık olup "uğrunda ölürüm ulan. değil roma'yı, aslında yine roma'yı yakarım" dediğim adam gitmiş, yerine bir orospu çocuğu gelmişti...

argh! devamını anlatacak sabır kalmadı amınakoyayım...
ne diyordum? yıllarca koynunda uyudum da noldu?? bizim yerimizde bir başkası olsa üçüncü çocuğa merdiven dayamış, imam nikahını yapıp geleceğini garantilemiş ve resmi nikah için gün sayıyor olurdu. bizim tek yaptığımız uyumak, öpüşmek, uyumak ve hayal kurmaktı.

sonrasında ne oldu derseniz, şimdi ninis nişanlı. kendi dengiyle, yani tam bir orospuçocuğuyla.
mutluluklar sevgilim, ananızın sikildiği yere kadar yolunuz var.


Aseton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...