31 Aralık 2010 Cuma

Lipstick Usulü

  Biz hadi Taksime gidelim doğum günümü orada kutlayalım dedik de, bunun yol kısmını unuttuk tabii. Tam bir işkence! Nedir bu İstanbul trafiği yeaaa! 
Derken biz Gotik'le otobüste yerimizi kaptık. Yolda sürekli gözüme takılan 'sex shop' mağzaları oldu. Acaba çok mu talep var ? Ay bir de çaprazdaki kadın bizi dinlemiyor mu ? Özel hayat diye bir şey var, neyse ki uyudu da bizde rahat ettik. 
  Makyaj çanyasıyla buluşunca hemen yemek yedik.Şöyle gözümüzü gönlümüzü aydınlatacak bir herif bile yok. Hadi kendimi geçtim. Zaten evli, barklı, çocuklu havasındayım.
Bari kızlar nasiplenseydi. Oradan hemen pasta yemeğe gittik. Pastamı kestim, yanmayan mumlarımı üfledim. Kızlar, benim içinde dile, benim içinde derken kendim için bi bok
dileyemeden mumlar söndü.Hadi dedik bara gidelim. Biraz içtik, biraz foto çektik, biraz güldük derken eve gitme zamanı geldi. Son bir fotomuz olsun istedik. Önümüzde de
turist amca vardı'' profesyonel makinası da olunca bu amcada çekmezse kim çeker ?'' dedik. Eyeliner ve Gotik adamın yanına gittiler, fotomuzu çekmek için rica ettiler.
Centilmen çıktı herif ve günün en güzel fotosunu çekti :) Sonrasında da dağıldık.
  Ben, Eyeliner ve Gotik birlikte döndük. Yolda Gotik 'i tanımadığı biri aradı. Yemeğe çık benimle, hayranınım senin falan diyor. Aldım hemen kimsin diye bağrınmaya başladım. Adını söyle öyle vericem teli dedim. Mecbur söyledi. Meğer kuzeniymiş. Sevgilim olup olmadığını sormuş sonra da keko demişşş. Sensin keko öküzzz.
  Benim için gün bitmedi bir de akşam evde kutladık. Babam bg 'ye gittiği için gelmedi. Çok kızgınım ona ama kızsam da adam beni takmıyor. Gecenin sonunda makyajım akmış, her an kusacak modda dolaşıyordum. Hiç değilse kötü bir gün olmadığına şükrediyorum.


Lipstick


28 Aralık 2010 Salı

Sevişmeden Uyumayalım

Yorgun, yalnız, hasta, mutsuz ve karmakarışık bir haldeyim.. Evet, tam da şuanda bunların hepsini içimde yaşıyorum.. Dilerseniz konunun özünü anlamak için en başa dönelim..
Geçtiğimiz hafta Lipsitck'in doğum günüydü. Günler öncesinden plan yapıp cumartesi günü uygulamaya geçtik. Makyaj Çantası ve çanta dışında kalan ancak neredeyse içindeymiş gibi olan bir arkadaşla beraber caddeye çıktık. Yemek yedik, pasta kestik, bara gidip kafa dağıttık falan.


Tüm bunların sonunda ben, o Hayranım ile buluşacaktım. Makyaj Çantası'ndan en azından Pudra görsün herifi diye, Pudra'yı otobüse bırakma bahanesiyle tanıştırdım. Pudra bu, durur mu? Gıcık arkadaş moduna girip etraftaki yakışıklı erkeklerden, tek gecelik ilişkilerden falan bahsetmeye başladı. Düştü tabii benim Hayranın suratı, sustu konuşmadı. Neyse biz Pudra'yı otobüse bindirdik, cadde boyunca yürümeye başladık. Bu defalarca eve gitmeyi teklif etse de, kabul etmedim. Bi ara sokağa girdik (!) öpüştük falan. Oradan taa, aşağıya kadar indik. Güldük, tartıştık, eğlendik. Tam her şey güzel gidiyor, bu adamla olur belki derken o ağzındaki baklayı çıkardı..  "bu böyle gitmez"den girdi, "sen bana katlanamazsın"la bitirdi konuyu. Artık emindik, aramızda bir şey var ya da yok, tükenmişti.. Onunla da bitmişti.. Ben ilk kez o Yunan'dan sonra birine bağlanabileceğimi düşünmüştüm. Saçma biliyorum, hiç tanımadığım biri için bunları düşünmek.. Biliyorsun bitecek dedik, bitirdik.. Bir daha konuşmama kararı aldık. Ben arada mesaj atar, halini hatrını sorarım dedi. Otobüse bindirirkenki öpücüğünü unutmayacağım sanırım. Gözlerimin içine bakıp, kendine iyi bak dedi... İyi bakacağım dedim kendime, yine yalnız yine tek ve yine sevgiden yoksun, kendime hepinizden daha iyi bakacağım..
O gece arkadaşımda kaldım. Saat üçe kadar mesajlaştık onunla, benim kafa az biraz iyiydi. Zaten içimdeki Carlos da öldü.. Dün, bugün ve bundan sonraki tüm günler için geçerli, bitti içimdeki aşık olma isteği..
Yorgunum ve hastayım.. Hiç kimseyi istemiyorum yanımda. Şarkılar canımı acıtıyor. Nefesim ağır geliyor. Üzgün müyüm? Emin değilim.. Sadece içim karışık ve darmadağın.
Uzun bi ilişkiden savaşla çıkmış, üstelik yenilmiş gibi anlattığımın farkındayım ama hoş değil vedalar, bilirsiniz..

Ps: Yine kendine kaldın Aseton. Hadi onu da geçtim, elindekini tutamama konusunda bu kadar yeteneksiz değildin sen be!


Aseton

24 Aralık 2010 Cuma

İlginç haller.

     Uzun zamandır yazmıyorum şekerciklerim ama gerçekten yazacak pek bir şey yok! Durum vahim anlayacağınız. Okul hayatı öyle devam ediyor.

    Kaplan’la her şey bok oldu. Hoş zaten ortada da bir şey yoktu ya. Şimdi size hiç kimsenin bilmediği bir şeyi anlatıcam. Makyaj çantası da bilmiyo bunu sıcaklar ağzıma okuyunca. Neyse bebiklerim affedin…

    Pazar veya pazartesi akşamıydı Kaplancıkıma msj attım. Sağolsun anında cvpladı oda. Öyle baya baya konusurken dedim dusa giriyorum yazıcam cıkınca, tamam yazdı bu da. Çıktım yazdım sıhatler olsun canım bornozlamısın yazdı. Evet siz olaylaırn gidişatını az çok bilirsiniz bundan sonra. Evet dedim ama giyinicem simdi. Giyinme J dedi. Ama üşürüm ben dedim. Ben ısıtırım dedi. Tamam o zaman ben de sana spordan gelince masaj yaparım dedim falan filan.Sonra giyindin mi dedi evet dedim hani giyinmiycektin dedi üşüdüm dedim.  Sonra bu ne dedi bana bi bilin bakalım. O zaman git gir yatağa çıkar pijamalarını dediiiiii !!!!  Ben tabi şok. Yazmadım cevap. Baya gec yazıosun yazdı. Diziye dalmışım canım dedim. Bu arada şimdi hatrladım olay Salı olmuş. Öyle bir gecer zaman ki yi izliyodum cünkü. O da bana sen izle dizini o zaman iyi geceler dedi. Klasik Kaplan tribidir bu.

    Sonra ben Kaplana msj attım duygusal düşün biraz bedensel degil diye. Duygusallık yok dedi. Ben de var dedim. İşte sonra senin tercihin bu dedi. İkimizin tercihi olsun dedim. Yok dedi bu zamanda bağlanmam kimseye ben eğlenmeme bakarım sende öyle yap falanç Bozuştuk öyle. Sonra dün aksam msj attım bozukmuyuz diye cvp atmadı amk malı. Ama facete cok az bi yorumlastık bugun.

   Birde hani deri ceket vardı ya onunla konutsum. Anlatayım hemen : Sabah merdivelerde durdurdum tanıştık falan. Gayet korumacı bir abi içgüdüsüyle yaklastı. Sınıfıma gittik baktı kontrol etti içersini. Temiz dedi :D Sonra başka sınıftan serseri bi cocugu cagırdı. Cocuga : Bu benim kız kardeşim. Ben yukardayım sen bu kattasın. Bi sorun olup sana söylerse koy kafayı dedi. Biz mest tabi o an :D Sonra bana döndü elini omzuma koydu ve ‘’ o hoslandıgın cocugu da ben halledicem’’ dedi. Oyşşşşşş.

  Birde deri ceketin kankası var ilgi alanı sınırlarımda şu an. Bakalım nolcak ?


Hadi öptüm şekerciklerim :**

Pudra.

23 Aralık 2010 Perşembe

Doğdum ben! :/

  Bugün benim doğum günüm. Sesim çıktığı kadar haykırmak istiyorum ' bugün doğdum lan ben ' diye. Aslında bende farkındayım, bugünün diğer günlerden bir farkı olmadığının ama insan doğum gününde özel olduğunu hissediyor. Arkadaşlarının hatırlamasına seviniyor, 1 günlük olsa da mutluluğu yakalıyor.
  Lan niye neşeli bir doğum günü şarkısı yok ?? Sabahtan beri 'Teoman - Paramparça' şarkısını mırıldanıyorum. 'Kutsi-doğum günü' parçasını henüz söyleyecek düzeye gelmedim neyse ki. Sevgiliciğimden(Badem) umudu kesmişken çok güzel bir mesaj attı.Onuda yapmasaydı cıngar çıkarırdım valla. Mesajı hemen iletiyim ; Bu hayatı seninle paylaşmayı, seninle yaşamayı, seninle nefes almayı seviyorum..Sen her şeye değersin. İyi ki varsın ve iyi ki benimlesin. Şuan yanında değilim belki ama tüm kalbimle seninleyim. Nice mutlu birlikte senelere herşeyim, bir tanecik gözümden bile kıskandığım sevgilim. :))
  Ben YERİMMMM onu yaa :))))))
  Bugün öyle aman aman önemli bir şey olmadı okuldaki herkes geldi kutladı hepsi bu diyebilirim. Asıl kutlama cumartesi olacak önemli bir şey olursa iletirim  ;)


Günün şarkısı : Teoman - Paramparça


Lipstick

21 Aralık 2010 Salı

Arkadaş kazığı öyle değil böyle olur

  Şu dünyada yaşayan her insanın mutlak bir hayat disiplini vardır(Herhalde). Benim hayat disiplinim açıkçası oturdu mu oturmadı mı bilmiyorum :S Ama bu soruyu her kesimden insana sorduğunda; yalanı sevmem, söyleyeni de sevmem gibi cümleler kuran kişilere de arkanıza bakmadan kaçınnnnnn. Çünkü esas yalancı odur. 
Şu dünyada yalan söylemeyen var mı yaaa ??
  Benim için, insanlarla iletişimime göre durum değişiyor. Misal; 'arkadaş kazığı' dediğimiz şey ki bunu yaşamış biri olarak, asla affetmem öylede oldu.
  Bundan tam tamına 1 sene önce siz onu çakma Bihter olarak bilin(Sadece Bihter karakterlidir) makyaj çantasının yakın arkadaşıydı. Badem ile çıkmamızda emeği büyüktür. Ben o kadar salağım ki Bihter'in Badem ile mesajlaşmasına bi bok demiyordum. Bihter meğer Badem'e yavşıyormuşşşş. Badem de benim her yaptığımı haber verdiği için kıza yeşil ışık yakıyormuş. Bir de bunu doğum günümde öğrendim :(( Herkes biliyormuş da bir ben körmüşüm. Bihter orospusu olayı farklı 
anlatıyormuş. Badem onun için ölüp bitiooo ama Bihterimiz olmaz bunu Lipstick'e yapamam diye palavra sıkıyormuş.(Lan psikopat manyak çocuk seni isteseydi benimle çıkıp işleri niye zorlaştırsın! Seni elde etmesi en fazla 2 gününü alırdı, kalıbımı basarım)
  28 Aralık pazartesiydi. İyi hatırlıyorum, Badem eve gittikten sonra özlü bir mesaj atıp ayrıldım. Şizofren arkadaşta(Bihter) durumu kendi çapında bana anlattı.Badem hemen okula geldi. Bahçeye indim. Beni seviyormuş da ne yaptıysa bizim için yapmışmış da.. Açıklama yapmaya başladı. Beni görseniz Badem'i itiyorum, vuruyorum falan spor hocamız ayırmasa devam ederdim :D Kadında Badem'e bağırmaya başladı. Bir de okul başkanı olacaksın püüüü diye :D:D 
  Okul çıkışını beklemiş tabii. Serviste yanıma oturdu hiçbir şey sandığın gibi değil dedi. Badem'e şiirler yazıyormuş, ondan ayrıl biz çıkalım falan filan :S
  Bir sonraki gün msn konuşmalarını bana attı. Yazıları okuyunca sinirden ağladım. Bir insan bu kadar küçük duruma düşer herhalde !! O sinirle bütün kız arkadaşlarımı konuşmaya aldım Badem'i de sorguya çektik. Bizde onunla dalga geçtik :D:D Ardından Bihter de konuşmaya geldi. Hem suçlu hem güçlü. Kimseyi inandırmak zorunda değilmişmiş başkada bi bok söylemedi zaten, postayı koyduk buna hemen çıktı konuşmadan kaltak. Beni ve Badem'i facebook dan  ve msnden silmiş. Yospa çokta şeyimdeydi.
  Badem ile aramızı Aseton yaptı. Şimdiki aklım olsa 's*ktir git ibne' derdim ama çocukluk diyelim, geldi diz çöktü dayanamadım :/ O günden beri Bihter ile tek kelime konuşmadık. Abii, kız işine nasıl geliyorsa öyle anlatıyor. Badem'i Pudra dan kıskandığı için bana kötülemişti. Pudra çocukluğundan tanıdığı için küs kalamadı sanırım. Aseton hakkında dediklerini geç öğrendik. O sürece kadar makyaj çantası (ben hariç) onunla arkadaşlığını sürdürdü.
  Neyse konuyu toparlamak gerekirse ; siz siz olun arkadaşlarınızı iyi tanıyın. (Annem gibi oldum :S) ve sevgililerinizi tipsiz arkadaşlarınızdan bile uzak tutun.


  Ps: Kadınlar zehirlidir.


                                                            Lipstick

20 Aralık 2010 Pazartesi

Badem

Hiç kimse bana kızları anlamak zor demesin kadeşimmm.Ben ilk dakikadadan her bokumu anlatıyorum. Asıl erkek 
milletini anlamak zor! Hepsi birbirinden dengesiz. Özelliklede Badem.
   Daha bugün aramış beni tatlı tatlı konuşuyorduk. Faceye giriyim mi dedi. ( bizde kuraldır. Bir sıçarken birbirimize haber vermiyoruz. Kendi koyduğu kurallara uymayınca hemen atağa geçiyorum. Onunla birlikte olmaya başladıktan sonra, facebookum da %50 lik azalma görüldü, bütün erkekler silindi, yeni msn açıldı vb. )Tamam dedim bende. her zamanki gibi kızlar bunu eklemişler.Her defasında yok 3 senelik arkadaşım yok fakülteden arakdaşım diye beynimi sikiyoooo. o kızlar birgün elimde kalcaklar. Artık canıma tak etti erkekten çok kız var kabul etmiyceksin dedim. Tamam faceni kapatıyım dedi.
Şu erkekleri anlamıyorummmmm. Bana gelince her bok günah paşamıza gelince sevap !!!
   Ay ay bir de beyefendimiz kılıbık olmuşmuş. Ben onu kılıbık yapmışmışım. Alla alla sanki zorladım! Bademciğim sana sesleniyorum ; kılıbık görmemişsin şekerim.Tam dediğim dedik despot bir yapısı var. Bende tek çocuğum ama seni çok şımartmışlar hayatım.
   İstediğin gibi ol kimse seni zorlamıyor, ister her gece bir kızla ol , istersen barlardan dışarı çıkma :/ Eskisi
gibi olman çok kolay ama ben her gün üzüleceğime bir kere üzülürüm dedim. Bademcikte ayrılsam üzülmem diye anlamış :S
 Heyy Yarabbi şu erkeklerin IQ 'su niye bu kadar düşük ?? Yoksa onlarda normalde bana mı takozları geliyoooo ?!


Ps:Kadınları anlamak kolay önemli olan zeka seviyenin erkek standartının üstünde olması.
                          
                                                                                                                                     Lipstick

Bir Mesajla Başladı..

Bundan tam bir hafta önce, Hayranım dediğim o adam sosyal paylaşım sitelerinin birinden, arkadaşlık talebi yolladı; evyallaa dedim kabul ettim. Tanımıyorum, kimsin, nesin diye konuştuk iki gün boyunca. Numaramı istedi ardından, verdim ben de. Bu arada numaramı vermeden önce de ders çalışma bahanesiyle evlerine çağırdı beni, gitmeyi götüm yemedi. Telefonl mesaja geçtikten sonra daha bi samimi olmaya başladı bizimki. Geç yazınca bozulmalar, çişini yaparken bile haber vermeler falan. Baktım bi gece, dudaklarımdan, rujumdan, ojemden konuşmaya başladı. Laf lafı açtı, tamam kabul ediyorum açılmasına ben neden oldum, sonunda öpüşmeye getirdik. Adam akıllı öpüşmeyeli bi sene olmuştu lan, boru mu? Tamam bayramda öpüştüm ama çok değil yani accıkk. :)) Neyse biz bu hayranla konuştuk-ettik haftasonu buluşmaya karar verdik. Dün yani, buluştuk.
Herif fotoğraflarda iyi hoştu da, yakından görünce eridim yemin ederim! Nasıl güzel sakallar, dişler, dudaklar, eller, gözler... Ah lanet olsun saçlarını bile sevdim! Ben adamı görünce aptalca bi heycana kapıldım, sorularına cevap verirken ses titriyor falan. Sonra bi kafede oturduk, kahve içtik. Bunun gözler ufaktan dudaklarıma kaymaya başladı, o bakınca ben de baktım tabii. Ve ilk hamle ondan! Tatlı tatlı öpüştük öyle bikaç dakika. Yok,  böyle olmaz dedi kendi kendine. Kalkıp hesabı ödedi elimden tuttu, çıktık. Noldu dedim, eve gidelim dedi ve elimi tuttu! Ya bak gitmeden önce, yok canım öpüşsem bişey hissetmem diyordum ama eridim adam elimi tutunca. Öyle güzel elleri var kiii! Sonra hemen olmaz dedim yürüdük biraz meydanda. Bizimki durur mu, gidelim lütfen fazla bişey olmayacak söz veriyorum falan demeye başladı. Battı balık yan gider Aseton dedim, tuttum elinden. Ve evdeyiz! (Yol paraları dahil her şeyi o ödedi. -benim için önemli ayrıntılar bunlar. hihi:) )
Salonda TV'yi açtı, bi yandan da ufak ufak öpüyoruz birbirimizi. Bunun el önce bacaklarıma kaydı, sonra kendi çekti. Elimden tuttu, odaya geçelim dedi. Salondan odaya giden uzun koridorda öpüşmeye başladık. Odaya yaklaşan duvara dayandık, adam kendinden geçti resmen. Odaya girdik, oturdum yatağa. Belimden tutup yatırdı, üstüme çıktı. O kadar güzel öpüşüyor ki! Gerçi dili işi bozuyordu biraz ama neyse, alışırım :Pp
Bu üstünü çıkarmak için bin bir yol denedi, terledi, yorganı attı yataktan falan. En sonunda dayanamayıp çıkardı üstünü. Kemerini de çıkardı bir güzel, pantolonunun önünü açtı. Böyle böyle öpüştük, yattık, sarıldık tam dört saat boyunca. Bi üç kez falan boşaldı bu, kibar herif(!) üstüme geçmesin diye yüzüstü yattı hep yatağa.
Saat geçti tabii, girip duş aldı o. Aralarda hem sohbet ediyor hem de tartışıyorduk. Öyle çok gülüp eğlendim ki! Benimle yolun yarısını geldi, otobüse bindirdi öyle döndü evine. Alışmam, istemem sanıyordum ama yanılmışım. Alışmadım tabii hemen ama özledim sanki. Gözümü kapattığımda yüzü geliyor gözümün önüne. Nasıl güzel kokusu var...
Bugün Carlos'u gördüm, eşşeğe benziyordu. İğrendim abi, resmen tiksindim yani. Kaplan'la merdivenden inerken bi gülüşler var, kusarsın. Pudra gidip herifin (Kaplan) dudaklarına yapışmak istedi ammmmaa, okuldaydık yeani. :Pp


Ne diyordum? Ben baya baya sevdim bu Hayran ile öpüşmeyi. Bu hafta yine görüşmek istiyorum ama bilmiyorum, emin değilim henüz. Mesajlaşıyoruz yine, kaldığımız yerden devam.. Carlos'la olur mu derseniz, bugünden sonra pek bi isteğim ve umudum kalmadı ne yazık ki. Zaten cuma akşamından Kaplan'a Carlos'la ilgili mesaj atmıştım cevap vermemişti, herif sikine takmıyor işte söylemiştim size!
Bi de şu baş dönmesi ve aptal ders notları olmasa hayat daha bi çekilir olacak sanki, ne dersin?
Ps: Üstümde onlarca fil tepinmiş gibiyim. Her yanım ağrıyor, acıyor!
Aseton

15 Aralık 2010 Çarşamba

Hayalim Bu Değildi

    Badem geçen ay 1. yıl dönümümüzü kutlamak için beni evden aldı. Ben tabii süslendim püslendim arabaya bi bindim pazartesi günü evde giymiş oldugu tshirtü ve esrar yüzünden üstüne 2 beden bol gelen pantolonunu giymiş. İlk dakikadan bu yapılırmı !? Bir de en nefret ettiğim soruyu sordu öküz: ‘’ Nereye gidelim? ‘’ !!! Ohaa yani hani bana sürpriz yapıcaktı bu ayı ? İlk defa romantik bi çift olucaz sanıyodum. Erkek böyle 1 dakikada benim gözümden düşebiliyor. İşte Bademin de gözümden düştügü an bu andır.

     Bir erkek otoritesini korumali bence. Kıskanclıga  gelince, bana karısmaya gelince hemen erkek kesiliyor. Dese sana bir sürprizim var ya da seni bildigim çok guzel bi yere götürücem eyvallah. Neyse dedim bugünün hatrına sustum.

    Sonra Badem ‘ of unuttum sana çiçek alıcaktm’ demez mi ! Valla dedi. Hadi sen öküzsün, unuttun. Bunu niye belli ediyosun ki ? Bak kız çakmamıştı :S  Alacagıda 5 TL’lik bişey yani. Bu bana bir sene içerisinde bir kere çiçek aldı, çiçekçi kadında solmuş çiçekleri vermiş bu şapşala :@  Neyse olaya geri dönelim. Sadece canın sağ olsun diyebildim.

   Gittigimiz yerde kahve içtik bende can sıkıntısından bunun tel.i karıstırıyorum. Bi de ne göriyim! Bu sene Badem mezun olmadan önce okulda hatıra fotografi çektirmişti. Meger  eski sevgilisi Mavi’yle de çektirmiş. Ben bilmiyordum tabii! En sonunda canıma tak etmiş açtım ağzımı yumdum gözümü, bağrınmaya başladım. Kalkmak zorunda kaldık tabi. Evine bırakıcam seni dedi. Benim gözler sulandı, arabada adeta kapıyla bütünleştim. 10 dk özür diledi, şaka yaptım falan dedi. Ben dönmeyince tuttu beni ahtapot elleriyle yatırdı bacaklarına. Böyle kalcaksın o zaman dedi. Arabaya bakan yanlıs anlıycak diye korkuyorum ama yüzümü saçlarımı falan seviyor. O kadar tatli ki hemen yumusadım.

    Badem kucagına yattıgım için azdı sanırım hemen eve gidelim dedi. Peki dedim bende. Aslında şarap alsaydı ben de DVD götürseydim bir de pizza söyleseydik birbirimize sarılırdık mumlu falan al sana romantik ortam. Filmin sonunda da öpüşürdük ayy çokta güzel olurdu J
Ben öyle abartılı şeyler istemiyorum zaten, Badem de o kadar ince düşünmüyor ama bunu herkes yapabilir.

    Eve girer girmez tahmin ettigim üzere üstüme atladı, ben de bugunun hatrına biraz izin verdim ;) Akşam saati oldu annem zır zır arıyor :/ Bademe beni eve bırakmasını söyledim.

    Yoldayız arabayı durdurdu. Napıyosun dememe kalmadan yoldaki kadınları arabaya aldı.  Biraz ilerde indirdi. Niye aldın diye sordum bi sebebi yok yardım etmek istedim dedi. Ben yolda giderken bana da soran oluyor gidecegin yere kadar bırakıyım mı falan diye ama bunun cevabı bende her zaman fixtir. Annemizden az nasihat almadık. ( Sokaktan bişey alma, tanımadıgın insanlarla konumsa, biri arabaya cagırırsa binme falan ) Bende bunları söyledim Badem’e. Bende binmezdim falan dedi. Yapmayacagı seyi millete niye soruyo anlamıyorum :S Tamam yagmur yagsa anlarım bi derece.

     Eve geldim. Ne yalan söyliyim bugünü hiçte böyle tahmin etmemiştim. Hırsımı almam lazımdı. Bugün hakkında Bademe içimi döken bir msj attım. Hemen aradı, ses tonum da biraz yüksekti sanırım. Ve çok kötü bir özelliğim var, bi insanı kırmak-üzmek istiyosam anında başarıyorum. Bademde de aynen böyle oldu. O, sadece : Ben her seye ragmen eğlendik sanıyodum. Sen beni kıvırcıgım diye severken mutlu gibiydin, demekki ben yanlıs anlamısım özür dilerim dedi.

    Simdi bütün bu olanlara gülünür mü ağlanır mı?


 Lipstick

14 Aralık 2010 Salı

Ateşle Yaklaşma!

Aşırı feminizm içeren bi yazıdır, dikkat!!!

  Şu anda tam bir sinir küpüyüm şekerciklerim! Bildigin ölüyorum yani sinirden.
Allah onun cezasını versin!

   Hayvan bu erkekler yemin ederim ki. Bu kadar sinirlenmemin sebebi de hayvan oluşları!
Herif daha 2-3 msj önce yok hoşsun yok öpüşelim mi ayagındaydı pat sonra benim adım yerine gitti baska bi karının adıyla hitap etti bana. Allaaah ben kudurdum tabi. Dedim sen git o karıyla ne bok yiyosan ye ben iyiyim böyle.

    Sonra yok dedi karıstırıyorum adını pardon. Lan pust karıstırıyosun madem ne diye öyle şeyler söylüyosun. Sonra atarlandı bide beyimiz siliyorum numaranı falan. Dedim napıyosan yap. Tamam diye msj attı bide. Ben ölmiyim de kim ölsün ya!!!

    Şimdi kim mi bu densiz? Benim gittigim dil kursunda aynı sınıftayız bunla. Hoş çocuk. Sınıftaki en yakısıklı erkek. İlk haftadan gözüme takıldı tabi ama ne biliyim böyle bi sapık yattıgını içinde. Demek ki bununda takılmısım ilk haftadan aklına ben. Neyse iste gecen haftasonu numaramı aldı konusuyoduk, konu buralara kadar geldi. Ne biliyim abi ben böyle bişi olcağını, gayet saf ve temiz duygularımla kaydettim numaramı telefonuna. Şimdi işin kötüsü bu haftada kurs var, bakalım neler olcak.  Bu adamın adını da arsız koydum. Bi gelişme olursa o isimle yazarım ;)


Veee günün ikinci şoku!!!!

     Deri ceket vardı ya hani, arkadasımın eski sevgilisi çıktı ve şu anda da sevgilisi varmış çocuğun. Yıkıldım kahroldum resmen. Bir aşk daha başlamadan böylece bitti yani şekerciklerim.


Kaplan’da konuşmuyo zaten. Defolsun gitsin hepsi. Yaşasın feminizm!!! ( Sevgilim olursa eger ölebilir de, hiçbir sakıncası yok. )

P.S: Aşırı derecede hayvanlı ve küfürlü bi yazı oldu farkındayım ama sinirliyim anacım!


Pudra.

Kıymetsiz Dualar..

Bin bir çeşit duyguyu aynı anda yaşıyor gibiyim... Hepsi var içimde ve hiçbiri yok gerçekte. Öyle acı, ezici, dokundurucu bi duygu ki bu... İnan beş dakika öncesine kadar dünyanın en mutlu hatunuydum diyebilirim. Eminim sana da oluyordur. Yani böyle an geliyor, senden mutlusu yok. Kıskanılası bi sevinç içindesin. Ardından, abartısız bi on dakika sonra her şey silinip gidiyor.. Sanki onları sen yaşamamış, günlerdir ağlamaktan gözleri şişmiş de hayata nereden başlayacağını bilmiyormuşsun gibi oluyorsun. Nefes almak bile zor geliyor, gerçekten! Hele şu iç yanması yok mu, öyle zor ki onunla baş etmesi... Bu satırları yazan ben Aseton, bundan yalnızca dört gün sonra paraya para demeyeceğim belki de. Beklemediğim ve hiç ummadığım bir şey oldu. Sonra bir şey daha... Ama bi yerden sonra her şey kesilip bitiyor işte, kaldıramaz duruma geliyor insan! Soluk kesilip kalp beyne baskı yapmaya başlıyor... O an elinden geleni yapmış ama hiçbir sonuç alamamışsındır işte...
Yaptım mı lan diye soruyorum kendime de, kıyamıyorum olumsuz cevap vermeye. Acıyor insan kendine, en kötüsü de bu zaten.. Yaptın be Aseton, yaptın diyorum. Gittin, olmayacak adamı beğendin! Altını çizerek söylüyorum, ben sadece beğeniyorum şuan Carlos'u. Yani aslına bakarsan, herhangi bi isim koymak istemiyorum daha da küçük duruma düşmemek için.. Aşk değil, sevgi hiç olamaz. Hoşlanmak çok basit, beğenmek bambaşka işte.. Ya hani hayalini kurarsın, şurasında şuyu burasında buyu olsun dersin ya, ne dediysem ben geçmişte, bu adamda buldum. Yani saydığım, sıraladığım tüm görünüm özellikleri onda.. Biliyorum fazla takıntı yapıp kaptırdım kendimi ama olmuyor işte dinlediğim şarkılarda bile aklıma geliyor düşünün gerisi! Benim Yunan sevgilimden sonra fazla ara vermem kötü oldu... Merak etmeyin, onu da anlatacağım..
Pazartesi gününe dönecek olursak. Cumadan kalma bi heyecanla Kaplan'ın gidip Carlos'a her şeyi anlattığını düşünüyordum. Makyaj Çantası'yla okulun en görünen yerinde duruyoruz. Carlos gelecek, beni çantadan çıkartıp duyduklarım doğru mu diyecekti. Hayalimiz buydu yani. Bir de baktık, Kaplan ve Carlos merdivenden iniyorlar ama göz ucuyla bile bakmadı hayvanlar! Bu defter de böylece kapanmaya yüz tuttu sanırım...
Bir de ne oldu! Hayranlarımdan biriyle mesajlaşmaya başladık. Baya baya konuşuyoruz. Sonra ben ders çalışma ayağına falan yattım, adam beni evine çağırdı!!! Normalde yarın gitmem gerek. Tüm makyaj çantası git diyor, en azından öpüşürsün. Ama istemiyorum ki.. Şu Yunan var ya, daha bayramda öpüştük be! Çok özlüyorum onu da.. Ah Tanrım, kaç kalp verdin bana bilmiyorum ki!
Zaten "iki gülüştük bi gofret yedik" diye benim çoban ikizlerimin de götü kalktı. Carlos zaten sikine takmıyo adam beni. Ah ulan aşk! Bulacaaam seni!!

Ps: Şuan bu satırları yazarken bi yandan da Hayranımla mesajlaşıyorum. Ama bişey olmuyor işte. Heyecan yok oğlum hayatımda. Makyaj Çantasının içine tıkıldık, kız kıza geçiriyoruz hayatımızı.. Sikicem böyle şansı da, hayatı da, Carlos'u da!


Aseton

Benim Adam.

Arada herkesin kafasına bir şey takılır mutlka. benim bu aralar sürekli kafamın içinde dolaşan soru, "ben istediğim yerde miyim?!" Bu sorunun odak noktası kesinlikle bir senemi verdiğim adam! Onu seviyor muyum yoksa bağımlı mıyım, çok mu alıştım bilmiyorum... Bu çocuğa bir sene platonik kaldıktan sonra hangi ara konuştuk, ne zaman sevgili olduk, nasıl bir sene geçti hiç anlamadım. Benim bu bir senemi geçirdiğim adama Badem diyelim. (Badem gibi gözleri var!)
Ben tek çocuk olmamında etkisiyle biraz kıskancım. Özellikle de sevgililerimin üstünde... En sevmediğim sevgilimi bile kızlardan kıskanmışımdır. Bademde de böyle olur sanıyordum. Ama o benden de piskopat çıktı! Erkeklerle konuşma, etek giyme, dışarı çıkma, babana gitme (babamla annem ayrı) vs. Bildiğin karı gibi küsüyor, trip atıyor falan. Onunla barışmak için ya sapıklaşıcam ya ben de onun gibi trip atıcak br sebep bulacağım ya da tshirtlermi ona vericem! (kokumla uyumayı seviyor-muş). Bademcik 55kilo olduğu için beden sorunu yaşamıyoruz :))) Şimdilerde kendisi Türkiye'nin diğer bi ucunda. LYS puanları düşük geline ilk tutturduğu yere gitti. Beni bıraktı yani. Depresyona mı girsem acaba? Aradan da zaman geçti, şimdiye kadr depresyona girip çıkmam gerekirdi.
Bazen de diyorum, kızım Lipstick saçmalıyorsun..
Sonuç olarak ben bu Badem'i sivilceleriyle, benden az ama erkek standartlarına göre kısa olan boyuyla seviyorum ve hatta evlilik hayalleri bile kuruyorum...

Lipstick

13 Aralık 2010 Pazartesi

Sendromlu Pazartesi.

    Evet genelde pazartesi böyle herkesin yüzü asık olur, böyle bi çekilmez olur ya biz öyle değildik bugün. Biz dediğim de makyaj çantası. Hepimizde extra bir enerji, bir gülmeler falan. Biz de anlam veremedik. Ama olsun, gülmek iyidir.


   Son ders olan sınav için ilk 5 ders hep bi çalışma umudu vardı içimizde ama yeşeremedi o umut bi türlü. Tomurcuk olarak kaldı. Tabi son ders sınava girdik ya da o bize girdi tam kavrayamadık bunu. İlginc bi sınav oldu, emin değiliz sonuctan.


   Neyse normal konulara dönecek olursak kaplan ve carlosu gördük yine. Heyecanlandık falan. Sonra Carlosun gelip Asteona bişi demesini bekledik ama olmadı tabi. Cünkü emin degiliz kaplan söyledi mi söylemedi mi. Boyunlarına taktıkları şal bizi eritti tabi bir de söylemesem olmaz.


      Neyse asıl bomba okul çıkışımızda saklıymış da bizim haberimiz yokmuş. Deri cekete aşık olduk!!!  


     Kim mi bu deri ceket? Adını sanını falan biz de bilmiyoruz henüz. Aslında biliyoruz da emin değiliz diyelim. Böyle hani şimdi moda diziler var ya böyle darbe zamanlarında geçen onlardan fırlamış sanki ! Yeşilçam tipi de var. Ama bir içim su be arkadaş! Okulumuzda böylelerinin var olduğunu bilmek güzel. Herifin deri ceketi, elinde kitapları, ağzında sigarası of of offff..


   Hadi şekerciklerim siz şimdi bize dua etmeye başlayın ki bari bu sefer bakın altını çiziyorum bu sefer bari olsun artık bir şeyler... Öptümmmmm :))))


Pudra.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Umutsuz Alışveriş Canavarı

Bugün hava bildiğin soğuk, kar da yağıyo hatta. (Hava durumu programı gibi oldu farkındayım) Normal insanlar bu havada evde oturur, çayını kahvesini alır tv izler. Tabi ben pek onlardan olmadığım için kalktım alışverişe gittim. Gidene kadar bi yerlerim dondu doğal olarak. Neyse içimi ısıtcak bir şey vardı. İndirim! Hem de ordaki en sevdiğim mağazada. Eye liner durur mu tabi ``o da güzelmiş, buna ihtiyacım vardı zaten’’ diyerek aldıkça aldı. Bu bi nevi doktorla olan durumlardan kaçıştı aslında. (doktor çok kısa sürede tanıyıp bağlandığım, daha sonrada elimden kaçırdığım hayatımın adamı, aynı zamanda karşı komşum!)  Neyse sonra döndüm eve yine bi yerlerim donarak.  
Bunları yazarken doktor msnde online. Bi umut yazar diye bekliyorum ama tık yok. Ölüp bitiyorum bu doktor için onda yine tık yok. Evrene olumlu mesaj gönderiyorum doktorumu geri versin diye ama yok. Ben doktorumu istedikçe o bana sarıyı gönderiyo! (sarı en sonki erkek arkadaşım) Ah neyse eğer bu yazıyı okuyosanız şans dileyin, doktorcuğumla sevgi pıtırcığı olalım.
Eye-liner

ellerim ceplerimde

iliklerime kadar soğuk havayı hissediyorum. Resmen titriyor içim ya. öfleye pöfleye markete gittim az önce de, gitmez olsaydım diyorum. on dakikalık yere yarım saatte gidildiği görülmüş şey değil! başım beynim uçtu resmen! bi de bizim burdaki çiköfteyici soymuşlar, kapılar falan açık. ulan dedim bu soğukta ne diye elalemin dükkanını soyuyorsunuz. hadi içinde bişey olsa, tamam diyeceğim. evinde domatesi bitti herhalde herifin.
herkes de hayatlarında ilk kez kar-kış görüyormuş gibi durumlarını güncellemişler. son dakika haberi gibiler lan, hem üzücü hem komik.. bunu niye yazdığıma gelecek olursak. düşündüm de, hayatta öyle yaşanılası şey yok. yani noeli evde, bağdaş kurup tv programı izleyerek geçiyorsan öl bit lan. hayatında önemli saydığın bir anı bile dilediğin gibi yaşayamadıysan, niye varsın ki.. çok düşünüyorum bunları. bi sonuca vardığım söylenemez şimdilik ama düşünmeye devam edeceğim, eminim.
sıcak çikolata yaptım. cam kenarındayım. hayır canım, otobüs değil-evdeyim! mis gibi ev. sıcacık. durup durup ağlıyorum biliyor musun. çok mu arabeskim lan.
bi de Carlos tabii. resmen eriyorum adam için!

- hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde..
çalacak bi kapım yok, mutluluğa hasretim!!

Aseton

10 Aralık 2010 Cuma

21.04 - 20.05 Aman diyim uzak durun !

     Boğa burcundan bahsediyorum şekerciklerim. Temel özellikleri inatçılık, tembellik, oburluk gibi normal olan bu burcumuzun bir de gizlide kalmış ama çok tehlikeli bir özelliği daha var : Sex.. !

     Bunları yazmak istemezdim elbet çünkü Pudra'da bir boğa! Ama birinin olaya el atması lazımdı, bu biri de olayın içinden biri olmalıydı!

    O son özelliğe nereden mi ulaştım, kaynaklardan ve araştırmalardan. Adını hatırlayamadıgım bir sitede burcumun bas ucu kitabi olarak sex kavramıyla ilgili bir kitap yer alıyordu. Anladım ki bu burç öyle böyle bi burç değil. Bu burç boğa hayvanının rahatsız olduğu renk olan kırmızının, aşkın burcu..( heyt be lafa bak)

    Şimdi işin ilginç  yanlarından birine geliyoruz şekerciklerim. Size de şekercik diyorum ama bozulmuyorsunuzdur umarım ? Sevesim geldi azcık sizi :** 
    
    Neyse konumuza dönelim. Pudra boğa burcu ve şans(!) odur ki tanıştığı erkeklerin %90'ı da boğa. E iki boğa bir araya gelince kutu kutu pense oynamaz herhalde değil mi ??  Korkuyorum anacım boğalarla buluşmaktan, tanışmaktan vs vs. Hep bir tetikte olma durumu var yoksa mazallahh gidersin.

   Ama bizim Kaplanımız var ya hani, o da boğa be anacım. Şans mı kader mi ilahi güç mü ne bu, ne desem bilemedim. Herifte tam boğa hemde! Anlarsınız ya :-)))

   Ah o olsun da boğa olsun modundayım. Ama oluyor mu tabiki hayır! Ah be evren kıçını bırakıp bizi normal 5 duru organınla algılamaya başlasan her şey cok farklı olucak ama nerdeeeeee...

  Kaplandan sonra tanıştığım 4-5 cocuktan 2 si hariç onlar da boğa çıktı ama yol gözüktü onlara tabi. Eski sevgilimde boğaydı bide. Allahhtan sağ salim kurtardım kendimi. hihihihihihi

   Neyse şekerciklerim siz dikkat edin kendinize, pudra sonra üzülür :**

Pudra

Kahveler Artık Beleş

Hep gittiğimiz bi yer var bizim Aseton'la, ordaydım gene dün. Farklıydı yanımdakiler bu sefer. Gittik gezdik neyse sonra dedik sıcak bişeyler içelim. Kahverengi koltuklu yere gittik. Oyşşşşşş baby face'te orda. Baby face te taş yani bakmayın baby olduguna, takığım ona. Sosyal paylaşım sitesinden de takipteyim bu arada. Kapıyı o açtı, benim midemde kelebek sürüleri uçuşuyor tabi. 


     Dısarı cıktık sigara içenimiz var diye.Donuyoruz ama montları cıkarttık tabi süslendik o kadar görsünler. Sonra biri geldi ne alırsınız falan diye, o da yılışık. Yani siz öyle bilin. Neyse baby face ona bir bakış atmış ki çekil ordan diye biz şok, ben de direkt bana aşık abi modları falan. Neyse herif çaktırmadan bakmanın ötesine geçemedi tabi. Aktif değil abicim, erkek olcak bide. Gaymidir nedir !


    Yılışık bana atar yaptı bi ara. İnsancıl bişi dedim ben onlardan çok görüyorum moduna girdi herif. Ama pişmanlık sardı bütün bedenini tabi, haklı. Sonra yok efendim çikolatalar yok toz kahveler falan filan ay pek bi sevgi pıtırcığı oldu bizim masaya. Neyse biz kakara kikiri kendi havamızdayız. Uzun zamandır da görüşmemiştik kızlarla siz düşünün biriken muhabbetleri falan. Kalktık neyse akşam oldu gidelim artık dedik.
Eve geldim ben makyaj çantamdaki bebeklerime aynen naklettim tabi olanları. Kimisinde hayret kimisinde iğrenme! 


      Neyse uyudum sonra. Sabah sabah wc ye gitmeden yaptığım şeyi yaptım gene tel.den fb'a girdim. Anacım ne göreyim 2 mesaj 1de arkadaşlık talebi. Gönderenin ismi de ne mi ,  yılışık!!! Ben şok tabi. Direkt mesajla yaydım olayı. Okulda cevap yazdık falan filan. Herif bana hasta anlayacağınız canlarım :) 2 gündür Tc kimlik no.su hariç her türlü iletişim bilgisini verip duruyor. Ama dursun bakalım, sırasını beklesin. Ondan önce baby face var. Nihahaha....


      Ve tabi dünün bir de bugünü var şekerlerim. Okula gittik bu karda kışta ve kıyamette. 3 sınav da cabası. Üstesinden geldik allahtan. Ama Kaplancık ve Carlos okulda olmadıgı icin bok bir gün de oldu sayılabilir.


    Çıktık sonra okuldan,lipstick'i otobuse bıraktık falan. Otobuse bırakmak ne lan demeyin, nimet o otobus nimet!  Hadi dedik aseton ve eye-liner'la kahverengi koltuklu yerin hiç gitmedigimiz subesine gidelim.Gittik. Aradanda avm'nin halka acık bölümünde nataşa takılıyor gözümüze.


   Nataşa'da kendisini hint kuması sanan salı pazarı basması! Yanında 2 karsı cins varya popo atmosfer dışına taşmış hatunun. Ama size şunu söyliyim canlarım hatunda bir bakış var, kısaca f.ck me diyor yani o derece. Oyh biz bunu görünce tabi bir dalga gecmeler bir de sinirlenmeler. Hemcinsimiz abi karı, dikkat etsin az kendine. Eye-liner göremedi tabi yaptıklarını, biz Asetonla kendimizden geçtik. O göz süzmeler, saçla oynaşmalar, ağız hareketleri falan. Allahtan yatak tanıtımı yapmıyolardı avm'de yoksa siz düşünün olcakları..


Her günümüz gibi bugün de böyle ekşın'lıydı. Haftasonu var şimdi sonra benim deneme sınavım falan. Hava da soğuk anacm çekilmiyor hiç biri!


Hepinizi öpüyorum şekerlemelerim, siz siz olun hareketlerinize dikkat edin Aseton ve Pudra tarafından dikizleniyor olabilirsiniz : )))


Pudra

sesime gel sevgili.



bugün cuma. Cuma olmasının teknik açıdan hiçbir özelliği yok. Ancak bu sahiden de diğer cumalardan farklı. Sabahın köründe, -abartmıyorum gerçekten sabahın en kör vaktiydi!-, üç sınavla dolu bir güne başlamak için kendimi tam hazır hissedecektim kiiii, ağzına ettiğimin yağmurunu gördüm. Ulan, yoksa daha gece de ben mi uyandım kendiliğimden?! bile dedim. Gerisini siz düşünün. Sabahın sersemliğiyle ben hazırlanmış, evden çıkacakken benim o çok akıllı kış düşmanı babam eğer istersem okula gitmeyeceğimi, mecbur olmadığımı falan söyledi. Allahtan etrafta atılası bir şey yoktu da töbe töbeee diyerek çıktım evden.

sınavdı falan derken, hayatımın adamının bugün olmadığını fark ettim. Ki siz benim bu bayıldığım adamı bundan sonra Carlos diye tanıyacaksınız. Herifte bi bacak var, abartmıyorum Carlos'ta yoktur lan o kadarı! yerim. vallahi yerim! ben onu görmeyince, daha bi alışıyorum sanki.. birlikte olduğumuzu falan düşünmeyin hemen. platonik benimki. yani en azından, bugün Pudra gidip herifin kankasına (ki siz onu da Kaplan diye tanıyacaksınız.) her şeyi itiraf edene kadar platonikti. Kısa zaman sonra Carlos'un da kulağına gidecek, eminim. Ne olacağı konusunda zerrece fikrim yok, yaşayıp göreceğiz. İtiraf edeyim mi, hafiften tırstım sanki. Yani ne bileyim, böyle bi garip oldum. Hiç olmamıştı çünkü böyle birinin aracılığıyla beğendiğimi söylemek falan. İlkler özel ve güzeldir deyip kaçan keyfime tuz biber ekiyorum.
Yarın koruluğa gidip hepinizin tapacağı türden bisssürü fotoğraf çekecektik ama mağlum kıçımızı donduran hava şartları.. iç ses: hay ben havanın da şartın da! iç ses2: sus lan, öyle deme. biri duyacak. töbe többee!

yarın hangi renk oje süreceğim şimdilik tek derdim. havaya uygun olsun diyorum biraz da. mor mu, şarap rengi mi, vişne çürüğü mü? keşke hayat sadece oje rengini seçmenin zorluğu kadar zor olsa. (cümleye bak bea! iki felsefe yapalım dedik, o da olmadı. kıh kıh)
ne diyordum? anlayacağınız pazartesi günü, olmadı önümüzdeki diğer birkaç gün içinde Carlos hakkımda her şeyi öğrenmiş olacak. çok da şeyimde! -kaçıp gitsem mi lan yol yakınken. bak baya bi heyecan bastı şimdi. okulda dışarı çıkmama eylemi yapmam umarım.-
gidiyorum ben, Aseton kaçar!

Evrene olumlu mesaj: Lan oğlum her zaman mı istiyorum sanki? olumlu bi yanıt verse şu Carlos'cuk ayıcık. sesime gelse böyle usul usul. yatsak birlikte mışıl mışıl. aaaah ah!
Aseton
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...