25 Ocak 2011 Salı

yıllarca yanında uyudum da n'oldu?!



yazlıklar, dinlenmek ve çoğunlukla şehrin yorucu hayatından uzaklaşmak için gidelen yerler değildir. yani en azından biz "gençler" için hiç öyle olmamıştır. yazlık dediğin şey, gossip girl dizi setinden farksızdır. gelsin öpüşmeler, gitsin bakışmalar, birazcık da sevişme dolu geceler falan..
yazlığa ilk taşındığımızda, henüz regl bile olmamıştım. öyle taze, tadından yenmeyecek gecelere alışkın değildim. alt metinlerde bahsettiğim yunan arkadaşımla (Niko diyelim) ilk tanışmamıza denk geliyor, benim kadınsı akşam serinliğine kapılıp kendimi kumsala atışım. öyle masum masum oturmuş, gelip de yeni arkadaşlarımın benimle tanışmak istemesini ve oyuna çağırmalarını bekliyordum. oyun dediysem, caanım yazlığımızın cilalı taşlarına sek sek çizip etekleri havalana havalana ip atlamaktan bahsetmiyorum. onların oyundan anlayışı garaj'a kapanıp, metal müziğe dair ne varsa son ses içlerini dökmeleriyle.
 cici arkadaşlarımdan yanıma ilk gelen, ikizler oldu. ayşe ve fatma. meğer bu iki güzellik harikasıyla neredeyse akraba gibiymişiz, çok sonra öğrendim. neyse en nihayetinde bu ayşe ve fatma aracılığıyla gruba dahil oldum. bilirsiniz işte, sonradan katılanları kimse sevmez. benim için de durum farklı değildi. öldürücü keskinlikteki bakışları üstümde hissetmemle, grubun en salak oğlanına aşık olmam bir oldu. Bertan: benim hayatımın adamı olmalıydı.
günler ayları, aylar mevsimleri ve dolayısıyla yazları kovaladı derken kendimi hem grubun esas kızı ilan etmiş hem de dallas serüveninin ortasında bulmuştum. bu nasıl bir düzen, nasıl çirkin bir plandı öyle.. her şey ayarlanmış, herkesin ayrı ayrı günlük defterlerine kazınmıştı. ne mi? yazlığın en seçkin sitesinde oturan biz kendini bişey sanan beş altı ortaokuldan bozma kılıklı insanların kimlerle çıkacağı tabii, ne olacak! amınakoyduğumunun düzenini bozan ben oldum. şehre ilk kez indiğini geçen yıllar içinde bana kanıtlayan Bertan'dan soğumuş, zaten onun bana göre biri olamayacağını anlamıştım. iyi de, erkan'la da çıkmak istemiyor, sorun çıkartıyordum. sonunda gidip içimi esin'e dökmüştüm: "bu ne saçma şey kızım ya? benim kimle çıkacağıma önder mi karar verecek? sikmişim düzenini de oyununuda! pembe dizi çeviriyoruz sanki amınakoyayım!"
sonunda ne mi oldu? elbetteki Aseton'a yakışır bir şey yapıp düzeni bozdum. ama yalnız değildim. Ninis, Yunanistan'dan istanbula gelmiş; üstelik bizim yazlığımıza taşınmıştı. tabiiki de ilk görüşte aşık falan olmadım. hatta çok havalı, götü kalkık biri olarak göründü gözüme. ilerleyen zaman bizi birbirimize itti, yazlığa taşınmasından yaklaşık bir ay kadar sonra çıkmaya başladık.
sarı-lacivert panjurlu bir evimiz olacaktı. bahçemizde gitar ve bilgisayar ekecek, meyvelerini toplayıp git pazarında satacak ve geçimimizi sağlayacaktık. nasıl mutlu, mesuttuk. birlikte uyuyup uyanıyor, birbirimizi camdan cama kesiyor, gecelere kadar gülmekten krizlere giriyorduk. gitmediğimiz, gezmediğimiz yer kalmamıştı.
tam üç yıl boyunca, iki ayrılık yaşayarak sürdürdük ilişkimizi. sonra ne olduysa, ipleri elimden kaybettiğimi hissettiğim anda oldu. ninis artık benim değildi. beni hiçbir sebep yokken, yapayalnız bırakmıştı. çok yalnız.. hatırlatma olarak ekleyeyim, ninis bir eroin bağımlısıydı. deli gibi zengin bir ailesi ve paraya para demeyecek bir geleceği vardı. durumu çakan anne ve babası hemen hastaneye yatırmıştı onu. kendi ellerimle onu doktorların eline teslim etmiş, ağlamaktan bitap düşmüştüm.. o ise, hastaneden çıktıktan çok kısa bir zaman sonra kendini ve dolayısıyla beni kaybetmişti. o eski, aşık olup "uğrunda ölürüm ulan. değil roma'yı, aslında yine roma'yı yakarım" dediğim adam gitmiş, yerine bir orospu çocuğu gelmişti...

argh! devamını anlatacak sabır kalmadı amınakoyayım...
ne diyordum? yıllarca koynunda uyudum da noldu?? bizim yerimizde bir başkası olsa üçüncü çocuğa merdiven dayamış, imam nikahını yapıp geleceğini garantilemiş ve resmi nikah için gün sayıyor olurdu. bizim tek yaptığımız uyumak, öpüşmek, uyumak ve hayal kurmaktı.

sonrasında ne oldu derseniz, şimdi ninis nişanlı. kendi dengiyle, yani tam bir orospuçocuğuyla.
mutluluklar sevgilim, ananızın sikildiği yere kadar yolunuz var.


Aseton

Durum Değerlendirmesi


Olmuyor bi türlü !

  Ne yazsam ne desem negatif. Gülmüyor anacım şu yüzüm. Kıyıdan köşeden dönüyorum hep, ulaşamıyorum bir türlü aradığım şeye.

  Bir önceki yazımda bir sürü kişiden bahsetmiştim onlarla da olmadı. Çoğu ertesi gün elendi zaten de elde kalanlar da vardı.

  Kaplan cephesinde bi gelişme yok tahmin ettiğiniz üzere. Bakıyor sadece öyle öküz öküz. Hoş içimde eski heyecanım da kalmadı zaten. Ama unutulmaz ki o :)

  Voleybolcu diye birinden bahsetmiştim hatırlarsanız, herif hasta çıktı iyi mi? Buna artık onu istemediğimi, beğenmediğimi falan söyledim. Sıçtı sıvadı bi güzel. Küfür dolu mesajlar falan. Ama sonra kendi mesaj attı yine kopamıyorum senden falan diye, söyledim yine istemediğimi. En son pazar günü msj attı xxx yere geliyorum görüşelim diye. Seni görmek istemiyorum yazdım sadece. İşte noldu sana ayagına kadar geliyorum falan dedi. Kapandı o konu da, iyi ki kapandı hemde.

   Şimdi dün akşam olanlardan bahsedeyim size. Ekşiyi anlatayım önce. Bi önceki yazımda ondan da bahsetmiştim zaten. Dün msjlasıyoduk bununla iz ben sanki ilk defa tanısıyomusuz gibiyiz dedim. Bu da tanısmıyoruz zaten falan dedi. Ben görmediğim kişilerle tam tanısmıs olmam dedi cevap atmadım bende bi daha. Nedendir bilmiyorum ama istemiyorum sanki onu görmek. Akşam işte saat 12yi gecmiş arıyo bu beni açtım telefonu. İçmiş bu belli. Nbr falan konustuk once, sonra sana bişi sorucam dogru cvp ver dedi. sonra bende sana dogru bişey söyliycem dedi. Tamam dedim bende. Beni seviyomusun dedi evet dedim. Ne olarak dedi arkadas mı sevgili mi dedi. Ortası dedim. Ortası yok birinden biri dedi. Arkadaşça öyleyse dedim. Öylemi falan dedi. Evet dedim. İnanmadım bu doğruluğa dedi. Ben bana doğruları söyleyen birisini arıycam dedi, sen bilirsin dedim kapattı.

  Benim sms'im bitmiş bu sırada saat 12yi geçtiği için.

  Bir de benim aylar öncesinden taktığım bir çocuk var.  Ünlü olma arefesinde bu, biliniyor genel olarak bulundugu camiada. Takma bir ad bulamadıgım için B. diyelim kendisine. Bu B. ile tekrar iletişim kurdum ben. Ama nasıl güzel konusuyoruz 2 saat kesintisiz konustuk falan. Sonra bugun dananın kuyrugu koptu, bu da sonlandı. Şansıma tüküreyim ben. Ama bugunkü hayallerim falan, mutluydum yani istemişti bunu gayet. Bakalım biraz zaman geçsin şansımı deniycem tekrar. Püf olsa keşke.

 Sms'im bitmişti ya ben bu sırada babamın telinden asetonla mesajlasıyodum. O sırada benim telefona bir msj eski ve olaylı şekilde ayrıldıgım sonradan benim arkadasımla cıkan eski sevgilimden. Ben şok tabi. ama cvp atamadım sms olmadıgı için. Sonra uyudum ben falan B.le de konustuk biraz chatten. Sabah bir uyandım tel.de bir msj daha. Bu seferde benim yazın tanıstıgım iyi anlastıgım bi cocuktan. Buna da Eskişehirli diyeyim ben. Orada okuyor çünkü. Çocukla her şeyimiz aynı aslında ama cok sevdigi bi kız var. O msj atmıs gecenin 2sinde. Mutlu oldum bende.

  Sonra sabah okula gittim aseton ve eye-liner'la durum değerlendirmesi falan yaptık. Sms paketi aldım eski sevgilime sadece iyiyim,sağol yazdım. Eskişehirliyede güzel bi msj attım, cvp bekliyorum :)

  Haaa bir de unutmadan hani size çok önceki bi yazımda Arsız diye birinden bahsetmiştim aynı dil kursundayız falan. Bizim o kursta sınıflarımız dağıldı ve şans odur ki ben gene bu cocukla aynı sınıftayım. Ey Tanrım espirimi bu !

  Gelişmeler böyle şimdilik. Gelişme diyoru ama bi bokun geliştiği yok tabi. Öf platonik geldin platonik ölüceksin be Pudra. Aman neyse yahu koy götüne gitsin. Hacı takdir belgesini de 3 puanla kaçırdım zaten gene. Ne bok hayat lan bu.

  Hadi koccaman öptüm sizleri ben :)

Pudra.

23 Ocak 2011 Pazar

bizi anca platonik paklar

"mal mıyız oğlum biz" diye soruyorum günlerdir kendi kendime. henüz elle tutulur bir yanıt alamasam da, anlatacaklarımdan sonra sizin de bana katılacağınız kanısındayım.
şimdi biz, pek sevgili ve güzel Makyaj Çantası kızlarının peşine (yok peşine demeyeyim dee-neyse işte anlattıkça ne demek istediğimi fark edersiniz) birçok adamın takılmışlığı vardır. biliyorsunuz, en büyük yakınmamız platonikliğimiz.
eye-liner mesela. hayatının adamını ellerinden, durun durun düzeltiyorum, dudaklarının kenarından kaçırdı! şu, Esmer deyip yere göğe sığdıramadığı adam var ya. hani buluşmuşlardı, adam bunu öpecekti de o çekildi. (bu kısımlarından size söz etti mi bilmiyorum ama, bende gizli falan yok! :Pp) heh, işte bu adam o kadar uzun süre peşinden koştu bizimkinin. ama eye-liner bu! ne yaptı, tabiiki de reddetti adamı! valla şuan gelse, aseton çıkalım dese (ki katrilyonda kaşığın ucuyla dahi ihtimal yok ama sözün gelişi işte) bir dakka bile düşünmem çıkalım derim. hayır, tabiiki de arkadaşlarımın beğendiği adamlara göz dikecek biri değilim; amacım size Esmerin ne kadar tatlı bi yaratık olduğunu anlatabilmekti. ne diyordum ya, karıştı her şey... işte bu eye, olmaz falan fistan dedi çekildi gitti çocukcağız. şimdi de ne yapıyor biliyor musunuz? tenefüslerde adamı gözleyip, adını dilinden düşürmüyorrrr! arghhh!
gelelim pudra'ya. ulan kıza tanıdığı tanımadığı her yaş ve kategoriden adamlar sarkıyor. bu hepsiyle mesajlaşıyor neredeyse, içlerinden beğendikleri de çıkıyor. hatta çok çok beğendiği taş herifleri kendi ekliyor, muhabbet kuruyor, numarasını alıp mesajlaşmaya başlıyor falan. sanmayın pudra bu adamların en azından eli yüzü düzgün olanlarıyla görüşüyor, öpüşüp koklaşıyor falan... ne yapıyor biliyor musunuz? tam yakınlaşma esnasında, o ince çizgiyi kopartıp atıyor! sonra ne mi oluyor, gelenlerle gidenlerin sayısı dengeleniyor...
lipstick açısından da dünya toz pembe değil elbet. tamam, en azından aramızda platonik olmayan bi o var ama mükemmel bir ilişkisi yok. kavga, dert, tartışma, diğer kızların ilişkilerinde kınadığımız bisssürü şey falan... sırf "seviyorum"un alışkanlığından katlanıyor o adama belki de, tam olarak bilmiyorum..
beni soracak olursanız, hiç olmadığım kadar saçmalıyorum. yunan sevgilimden sonra, "bu yaşlarda ilişkileri gerçekçi bulmuyorum ve onaylamıyorum vik vik vik" diye laf ebeliği yapan ben, artık "sevgilim olsoooooooooon!" diye yakarıyorum resmen! beni bu Carlos bozdu ulan şair, vallahi de billahi de o bozdu. platonik yani. adama gittiler, böyle böyle aseton seni beğeniyor dediler o da insanlıkla gelsin tanışalım dedi. olmadı kaplan bile sordu lan aseton neden gelmiyor diye. ama yoook, bir şeyler olacak ya, illa kaçacağım! hay kendi kendimin bir yerlerine... peşimden yüzbinlerce adamın koştuğu falan yok. işine gücüne bakıp sakince aşkını yaşamak isteyen biriydim kiiiii, şu platonik furyasına katılana kadar...

yani diyeceğim, biz makyaj çantası sakinleri (çok da sakin değiliz ama apartman yöneticileri toplantı oldupunda böyle apartman girişine falan "apartman sakinleri" yazar asar ya, ondan dolayı şey ettim. apartmandakiler de çok sakin değildir ama yazılır. neyse işte.) aşkın gerçeğiyle (aşk demeyeyim de, öpüşüp mesajlaşmak, aşkım demek, çocuğun evine gidip sevişmek) burun buruna geldiğimizde kendimizi çekip platonik takılmaya devam ediyoruz. anlayacağınız, bizi bir tek platonik aşklar paklar...



Aseton

17 Ocak 2011 Pazartesi

hayatinizyalan.com

Hayatınız yalan oğlum sizin. Bildiğin, dümdüz yalanın içinde yüzüyorsunuz. Çok doluyum birine karşı, çok! Öyle böyle değil, resmen kullanılmış gibi hissediyorum!
Detay vermeden, hızlıca anlatacağım. Biriyle mesaJlaşıyordum kaç gündür. Saçma salak bir rüyadan sonra başladık konuşmaya, tüm gün ve hatta hafta boyunca mesajlaştık öyle. Sinemaya gitmeye karar verdik. Baya baya arkadaşız ama, geçmişimiz sağlam. Arada buraya yazamayacağım olaylar oldu. En son cuma günüydü, mesaj attım. Ama yok yani, başlamadan bitti. Ben biliyorum gelecek, dönecek hatta. Eminim yani..
Hayatı yalan bi ikinci arkadaş da Carlos. Akla gelmeyecek aptal saptal şeyler oldu. Söylemiş miydim? Bitirdim ben o mevzuuyu :) Bakıyorum daa, yazılası pek de bir şey yokmuş aslında. Olanları ise biraz daha derlemem lazım. İyisi mi, şuan hayatımda olanla yoluma bakmaya devam edeyim ben. Gerisinin geleceğini biliyorum.
Elbette konuşacağım tek şey erkekler değil! Bugün mesela, birini gördüm. Tamam bu da erkek ama benimle alakası olmayan biri. Nasıl tuhaf oldum görünce! Arabanın içindeydim, o da otobüs bekliyordu. Döne döne baktı şerefsiz :)
Bir de arkadaş mevzuusu var tabii. İşin o kısmına hiç girmek bile istemiyorum aslında. Herkes hak ettiği yerde rahat olsun bana bu yeter...
Sınavlar, okul falan derseen.. Hepsi birbirinden kötü!

 unutmadan 15 ayımız kaldı :)



Ne diyordum? Hayatınız yalan lan sizin. Hepinizin!

Aseton

15 Ocak 2011 Cumartesi

Kötü Giden Şeyler Var

Bu hafta hareketli geçti benim açımdan. Anlatayım hemen. Çarşamba sabahı Sarı mesaj attı, tekrar benimle olmak istediğini söyledi. İlk başta yüz verdim canımlı cicimli konuşmalar böyle nazlanmalar falan. Ertesi gün benden kesin bi cevap istedi. Ben de hala Doktoru sevdiğimi tekrar denemek istemediğimi söyledim. Sadece tamam diyebildi yavrucak.
Asıl önemli olay ise 3-4 aydan beri bakıştığımız Gargamelle oldu. Tamam çirkin ama bi havası var, çirkin güzeli bildiğin. O zamanlar facete eklemiştim kısa bi konuşmamız olmuştu. Ama 1 ocaktan beri nasıl samimiyiz görseniz senelerdir tanışıyoruz sanırsınız. Bu samimiyet sadece sanal ortamda geçerli tabi okulda gülümsemekle yetiniyor adam o da aklına eserse. Yılbaşı akşamı şakayla karışık olarak beni evlerine çağırdı. Bahanesi de hazır evde annemlerle zaman geçmezmiş, o da evde arkadaşıyla yalnız olcakmış, arkadaşımı da alıp onlara gitmeliymişim (yılbaşı akşamı Kıvırcık bizde kalmıştı da) falan filan. Neyse ben de şakaya vurarak ben gelemem sen gel dedim. Böyle saçma bi muhabbetti. O konuşmamızda bi gün içmeye gitmek için sözleşmiştik. Perşembe günü yine konuştuk. Adam azıttı bu sefer idmana gitmedim, terlemem gerek, beni kim terletcek falan demeye başladı. Ben de yine şakaya vurarak hamama git o zaman iyi terlersin falan dedim. Sonra bu konuyu değiştirdi ne zaman bira ısmarlıyorsun bana dedi. Ben dışarıda rahat içemiyorum dedi üstü kapalı olarak eve de çağırdı. Konuştuk ettik mekan bulduk ama gün ayarlayamadık. Bizim buluşma yalan oldu yani. Neyse ki o gün aynı avmde yemek yerken karşılaştık. Böyle çaktırmadan yan yan bakmaya çalışıyor ama Pudranın gözünden kaçmadı tabii ki :D Her bakışını yakaladı Garginin :D
Ben böyle her şey yolunda, Gargamelle iyiyiz, hayat güzel laa laa la modunda gezerken adam bugün iyi giden bi konuşmanın sonunda beni faceten sil dedi. Ben ne olduğunu anlayamadım tabi. Nedeni öğrenmeye çalıştım ama yok söylemiyor herif. Ben seninle konuşurken eğleniyordum, senin de keyif aldığını düşünüyordum ama yanlış anlamışım, rahatsız ettiysem kusura bakma yazdım. Tam dayaklıksın ne alaka dedi, cümlelerinde hala canım kelimesini kullanıyor ama ısrarla onu silmemi söylüyor. Arkadaş olarak kimseyi istemiyormuş, tek başına olmak istiyormuş. Tamam siliyorum mutlu ol dedim sildim.
Böylece bir olayımız daha başlamadan son buldu. Evren, boşuna uğraşma kızım Doktoru aklından zor çıkarırsın, başkalarına bulaşma diyip kıçıyla gülüyor olmalı.
Eyeliner

14 Ocak 2011 Cuma

Çalı Süpürgesi

  Ben Badem Badem diye diye artık herkesi bıktırdım. Annem bile yine başladın diyor. Ama tek başına Badem değil ki. Badem'in eski kız arladaşlarıda her zaman benim gündemimdeler. Şimdiden söyleyeyim bir çekememezlik söz konusu değil. Badem zaten benimle yani onları kıskanma gibi bir durumum yok ama o kızlardan 2 3 tanesiyle aynı okulda isen birazcık sorun oluyor.
 Bunlardan bir tanesinin adı Süpürge(saçlarından dolayı). Ben hayatımda bu kadar takıntılı bir sürtük görmedim.Biraz başa saracak olursak; Süpürge ile Badem 2 sene önce kısa bir süre çıkmışlar. Ama Badem, Süpürge den sonra da çok kızla çıkmış. Neyse işte bizim Bademle 3. ayımızda, Süpürge diye bir arkadaşım var sevgilisinden ayrılmış benimle konuşmak istiyor diye benden izin aldı. Bende aptalın önde gideniyim. Hiç aklıma gelmiyor, biz çıkmaya başlamadan bir sene önce Bademle msn de konuşurken Süpürge diye bir kızdan hoşlanıyorum demişti. Süpürge meğer buna senin için sevgilimden ayrıldım, seni çok seviyorum , ne olur biz çıkalım demek için çağırmış. Benimde gezenti arkadaşlarım Badem'i görmüş. Senin ki burada yanında da bir kız var diye haber veriyorlar. Benim haberim var ama neye yarar. Bu olaydan 2 hafta sonra sebepsiz bir şekilde ayrıldık ve daha o akşamı Süpürgeyle çıkmaya başlamış!! Ben tabii hüngür hüngür ağlıyorum. Aseton kurban olayım şu Badem ile bir konuş bir daha erkeklerle yüz göz olmayacağım diyorum(Yok öyle bir dünya). 
  Biz ayrılığımızın 4. günde buluştuk. Aradan 2o dk geçmedi durduk yere ellerimi öpmeler, saçımı okşamalar, sarılmalar falan derken biz bununla barıştık sanıyordum. Baya baya yiyiştik abi. Ayrılma vakti geldiğinde okulda yanıma gelme, arada yine buluşuruz, bana sakın mesaj atma, bitti, buraya kadarmış diyeceğini bilseydim. Tenezzül edip gitmezdim bile. Resmen ayak üstü beni yaladı yuttu sonrada bay bay dedi öküz ! 
  Okul geldi çattı. Çocuk resmen beni görmezden geliyor. Bizim sınıfta bir çocuğa bile ağzını yokla demiştim. Badem de yeni ufuklara yelken açmak lazım demiş :@ Allah'ından bul emi! İçimden nasıl küfür ediyordum ama bir yandan da onu çok özlüyordum :( Aradan 2 3 gün geçti , Badem in aklına nereden estiyse arkadaş kalalım , birbirimizi görünce kaçmayalım gibi şeyler dedi. Bende buna uydum. Beni sınıf kapısında görünce yanıma geliyordu, halimi hatırımı soruyordu, iyiyim diyordum ve çekip gidiyordum. Asetona da bana çok soğuk davranıyor diyormuş.Ne bekliyordu ki, kankası mı olmamı istiyordu :S Aynı servisle gelmeler, sürekli bana laf atmalar, Asetonun ağzını aramalar fln. İstiyor musun, istemiyor musun bir karar ver. Oyuncak ettin beni! 
  Ben birkaç gün sonra serviste şapkamı unutunca Aseton'un Badem'e şapka mı alabilir mi diye sormasını istemiştim. Sabah almış, getirdi. Benim yüzümü görmek istemese yapmazdı.
  Can Yücel'in Badem ile bana çok uygun bir şiiri var. Aseton, Badem'e bu şiiri yollamam konusunda ısrar etti. Aslında bende çok istedim ve yolladım. Bir sonraki gün beni arkadaşlarım arasından aldı, güzel şiir sağ ol dedi ve gitti. Aseton'a da okumadım destan gibiydi demiş :S Demek ki insan boşuna katil olmuyor.
  Birkaç gün sonra benden dil ve anlatım defterimi istedi. Alt dersi varmış. Git başkasından al deyince köpürdü. Asetonu aramış beni çekiştirmeye başlamış.Badem de çareyi Asetondan defter istemekte bulmuş. Hafta sonu ben, Aseton ve Pudra sinemaya gittik. Çıkışta Badem de gelip Aseton'dan defteri aldı. Benim doğum gününe yetişmem lazımdı kalamadım. Asetonda Badem'in ağzını aramış ama net bir şey söylememiş. 
  14 Şubatta içimi döken bir mesaj attım. Ve tahmin ettiğim üzere mesaj atmadı. Bir kaç gün sonra Asetona, mesajı 3 4 kere okudum ama hiçbir şey yazamadım demiş .O günden sonra aramıza buz dağları girdi. Beni görünce yönünü değiştirmeler , göz göze gelmeme çabaları bir anlam veremedim. Aradan 10 gün geçmeden Badem'in bir kızla çıktığını öğrendim.Haliyle yıkıldım. (Aseton o haftalarda bir süreliğine bizden uzaktaydı.) Asetonu aradım hemen. Hüngür hüngür ağlıyorum , onu dinlemiyorum sadece ağlıyorum. Biraz sakinleşince okula gittim. Nasıl boş geliyor. Sanki bir ben varmışım gibi.
  Badem derste Pudraya mesaj attı; 'Kantine gelir misin ? ' Pudra da zil çalınca indi. Küpem onda kalmış onu vermiş. Hiç vermese de olurdu. Akşama kendimi toparlamış, sakinleşmiş şekilde servise bindim. Badem efendi de servise bindi. Servis arkadaşım ve ben yerlerimizi aldık, açtık müziğimizi, Badem de arkamıza oturdu. Dada önce Badem yüzünden kavgalı olduğum kızda yanında.Servis boşaldı . Beni dürttü seninle bir şey konuşmak istiyorum dedi. Hay hay . Bizim orada indik. Biraz yürüdükten sonra, seni üzdüm, özür dilerim diye başladı. Bende tamam vicdanı el vermedi, günah çıkarmaya gelmiş dedim. Sonra baktım konu başka yöne gidiyor. Beni unutamadığını, Süpürge'nin yakasından düşmediğini, çok baskı yaptığını, dayanamadığını söylemeye başladı. Bir yandan da o kızla evlenilir, sözümden hiç çıkmıyor, kantine bile inmiyor dedi. Aklım karışmadı desem yalan söylemiş olurum. Tam evlenilecek kızsa evlen o zaman , bana bunu mu söylemek için geldin dedim. Hayır , ben seni istiyorum , seni çok özlüyorum dedi. Öyle mal gibi kaldım ama Badem'e belli etmemek için, yüz vermiyorum ayağına yattım.
  Elimi tutmaya çalışıyor. Çekiyorum, öpmeye çalışıyor itiyorum. Beni ikna etmek için kıvranıyor resmen . Net bir şey söylemeden eve gittim. Bana mesaj attı. Ama ben numarasını sildiğim için tanıyamadım. Daha fazlada uzatmayayım. Ne yaptı ne etti beni ikna etti o gece. Bir gün sonrada servis arkadaşımdan öğrendim ki dün akşam Badem serviste sürekli saçımla oynamış. Ve o kavgalı olduğum kıza da hep beni özlediğini söylemiş. 2 gün sonrada süpürgeyle ayrıldı. 
  Ayrıldı Badem ama Süpürge bu. Cadının önde gideni. Hanım hanımcık görünüp ağını ören ardından o şeytani yüzünü gösteren Süpürge ! Çok abarttım :D Ama buna yakın bir şey.
  Hadi ben kördüm. Aradan 22 gün geçmiş çıkmaya başlayalı o zaman öğrendim. O günde barıştık zaten. Ama bu süpürge başka cins. Pes dedirtti bana. Badem'in karşısına çıkmalar, sürekli beni unuttun mu diye mesajlar atmalar. Badem'in en yakın arkadaşlarından Arda'nın numarasını gizlice almış, sonrada o çocukla muhabbet kurmuş. Arda da Badem 'in bekçiliğini yapıyor. Bir kaç kere bir araya gelmiştik bu oğlanla. Hani bazı çocuklar olur bir iki kıkırdarsın biraz da yavşarsın kulun kölen olur. He işte aynen böyle. Ben anlamıştım aslında. Sürekli Süpürge ile mesajlaşıyormuş en sonunda da gönlü kaydı. Badem de resti çekti. Benim tükürdüğüm, üstüne bakmadığımı şimdi sen yalayacaksın demiş. Sonrada Lipstick'e de böle yaparsın sen dedikten sonra konuşmadılar bir daha.(Hiç değilse şimdilik) 
  En gerizekalı bile anlar yani kız seni oyuncak gibi kullanıyor. Boşuna küsmüş oldu. Tamam çıktılar ama Süpürge her bokta ayrılıyormuş bu çocukta köpek gibi yalvarıyormuş. Ama ne oldu Süpürge 'nin onunla işi kalmayınca attı bir kenara. 
   Bir taraftan da Badem'e tam 7 ay boyunca ara ara mesajlarını atmaya devam etti. En sonunda Badem teli değiştirdi de engelledi. 
  Aa Süpürge engelli falan der mi hiç. Yakın arkadaşından mesaj attı bu sefer. 
  Süpürge'nin durumuna da bir yandan acıyorum. Normal değil psikolojik sorunları var. Hem kendini küçük düşürüyor hem de acı çekiyor. (Eminim bizzat söyledi)
  Mazoşist misin ? Eğer öyleysen bizden uzak dur.
  Bir kızı yine bir kız anlar. Ben onu anlamak istemiyorum ama bir kız sevgilinizi rahatsız ediyorsa (haliyle sizi de rahatsız eder bu durum. Sevgilimiz rahatsız olmasa bile biz rahatsız oluruz.) O şırfıntıyı durdurmanın iki yolu var.


1. si : Annesine gidip , kızın sevgilimin yakasından düşmüyor. Hanım hanım kızına sahip çık yoksa bir gün sokaklara düşer.
2. si (daha çok uygulanır): Direk kızla konuşmak.
  
   Bu olay gündeme geldiğinden beri benim derdim Süpürgeyle konuşmak. Ama belli nedenlerden dolayı olmadı. Neyse ki Süpürge buna fırsat yarattı. Bademin facebook na mesaj attı.Kro mu ne tek bildiği acıların çocuğunu oynamak. Bende hemen yazdım. Rahat bırak artık bizi, biraz gururun olsun! Süpürge de gurur varmışmış , zaten o iş çoktan bitmişmiş. Badem olsa böyle demezdi yavşak. Hemen de nasıl kuyruğunu kıstırdı ama. Canımlı cicimli konuşmalar, mutluluklar dilemeler.. Bende kadınmışım, kötü olmamı istemezmiş, ne çektiğini bilmiyormuşum. 
  Badem sana bir şeyler yaşatacak kadar çıkmadınız ki ne acısıymış bu :S 
  Ay bu süpürgeden çektiğim yetmedi bir de arkadaşları çıktı başıma. Facebook'ta artık bize Trabzon diyen bir kız.(Ona da Belle diyelim. İsmine yakın bir şey.) Daha Haziran ayında karneleri alırken görmüştüm Belle'yi , hemen anladım ne mal olduğunu. Pis pis bakmalar, kaşları çatmalar. Tam bir tipik kanka örneği. Okulun ilk gününden de beni dikizlemeye başladı :S O baktıkça bende bakıyorum. Salak sanmasın yani görüyorum. Onlarla bir derdim yok aslında çokta fifi. Ben Badem'i kaptıktan sonra :D Makyaj çantasıyla da bu konuyu konuşmuyoruz. Lügatımızda Süpürge ve yandaşları yok. Süpürgeyi gördüğüm yok, kafam rahat derken bu salaklar kim oluyorlarsa :S 
  Belle, Yalaka'yı( Yalaka: Bir numaralı öğretmen şakşakçısı. Hocalar tembel öğrenci yalakalık yapınca ters ters bakarlar ama bu ayarda ki yalakalar aynısını yapınca bayılırlar.) takmış koluna bizim sınıfta dahil olmak üzere geziyorlar. Nereye baksam onlar .
  Bugün okuldan çıktık. Otobüs durağına doğru yürüyorduk, okulumuzdaki kendini hem popüler , hem serseri sanan bir sürtük bize el kol hareketi yapmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadık Asetonla. Süpürgeyi çağırdı sürtük. Çaktım meseleyi. Kendi gelip bir şey diyemiyor bu kızdan yardım istiyor.
  Süpürge başladı konuşmaya. Biz bakıyormuşuz sürekli. Benimle bir derdi yokmuş. (Bir derdi olmayan insan böyle mi davranır ?) Asıl siz bakıyorsunuz, şu yanındaki arkadaşın sürekli bize bakıyor dedim. Yok yok yok biz baktığımız için hanımefendi bakıyormuş. Sürtükte kavga falan lafı edince hemen Süpürge, yok ben konuşmak istedim dedi. Kendi gelseydi o zaman yiyecek miyim onu. Ama hiç olmadığım kadar sinirlendim. Badem'e olanları anlattım. Bir de onların sınıftaki erkeklerin bana bacaksız dediklerini de söyledim. Süpürgenin boyu 1.4o benim omzuma bile gelmiyor. Kim bacaksız acaba! 
  Badem, Sürtükle konuşunca kıvırmış lafı . Süpürge de kavga mı ettik konuştuk , hak etti oda gel döv beni Badem yazmış. Aynen aktardım.
  Pazartesi soracağım ona bakalım kim hak etti. Doğru mu yapıyorum bilmiyorum . Badem bugün geliyor yani pazartesi okuldan beni alacak o kızlarda göt olacaklar ama konuşmazsam da çatlarım. Ben senin gibi yapmadım, bir derdim olduğunda kendim çözüyorum. Bademin kaç kere söylemesiyle olmadı ama bir kere konuşmamızla olduysa son kez konuşuyorum seninle, şimdi de sen beni dinle demek istiyorummm. Ve bunun gibi şeyler :D


Lipstick

10 Ocak 2011 Pazartesi

Gelenler ve Giden...

   Bi karar aldım ne kadar sürer bilmiyorum. Kaplan'dan soğudum bugün. Durup dururken olmadı tabi ki bu, sebepleri var. Ama üzgün değilim şu an. Galiba önceden olması gereken bi şeymiş. Neyse tek temennim bu kararımdan dönmemem.
  
   Bi felsefem var bide benim :D 1'i giderse 5'i gelirmiş diye. Tutuyor şekercikler bu felsefe, akın akın geliyorlar :D
En yakın tanığı Eye-liner olanların. Ona sorun isterseniz :D Çakma Arda geldi en son. (Arda Turana benziyor da şahıs) Çok yeni daha, bakalım bişeyler olur mu olmaz mı i dont know şimdilik. Uzun bacak var bi de, boyum kadar bacağı var lan herifin. Ama iyi o da. Bu ikisi de yeşil gözlü değil ama olsun. Lens alırlar hihihih :D  Ekşi var bide ama arkadasız onla, gecen gün 2 yas daha büyük olsan evlenirdik dedi ihihihih :D Voleybolcu var bide, 2-3 sene önce çıkar gibi bişi olmuştuk. O zaman ben onun peşinden koşmuştum şimdi de o. Devran dönüyor ;)
Akardiyonist var bide, aşık bana. Çıkma teklifi falan etti ama istemedim onu. İri çok, yaş farkı da var zaten ve belli olur yani bu yaş farkı. Büyük bi tipi var cocukcağızın.


  Tabi ilk ikisi haricinde digerleri geldigi zaman aklımda Kaplan oldugu için üstlerini çizdim hep onların. Ama silgiyi ele almanın zamanı geldi sanırım :) Gelin ata binmiş ya nasip demiş :D


  Amaan kimse olmasa da olur aslında, takıntı yaptım ben sadece. Kaplan da olmayınca. Bakalım zaman-kader-kısmet 3lüsüne bırakıyorum olayı. Hayırlısı neyse o olsun. Hayırlısı da Kaplan olsun ya da olmasın. Sıktı artık.


   İyi bakın kendinize şekerciklerrrr  =)))


Pudra.
   

4 Ocak 2011 Salı

Bir De Esmeri Deneyelim

Geçen sene bir kaç gün çıktığım bi çocuk  vardı.(Esmer diyelim)Ben 3 sene öncesinde de bu çocuğu it gibi beğeniyordum.Aralarda o çıkmak istedi ben istemedim ya da ben istedim o istemedi derken geçen sene çıktık.Çok uzun sürmeyeceği belliydi ki zaten sürmedi, yüz yüze görüşmedik bile.Neyse bu Esmer geçenlerde bana mesaj attı, benden tekrar hoşlandığını, benim ne düşündüğümü merak ettiğini söyledi.Ben kararsızım tabii, hep derim benim zaafım var bu çocuğa!Doktoru sevsem de Esmere bi şans veriyim dedim.Lipstick'in doğum gününü kutlamak için Taksime gitmiştik hatırlarsınız.İşte biz o gün sürekli mesajlaştık, 'Geldiğinde buluşalım mı' dedi.E ben de hayır diyemedim tabi.Neyse ben indim otobüsten durağın yakınındaki avmye uğrayıp süslendim, ağaçlarla dolu bi parkta buluştuk.Ne yalan söyleyeyim dibim düştü!Neyse biz yürüdük, bu benim elimi tuttu.Ama çocuk hiç konuşkan değil, zorladım resmen konuşması için.Sonra cevabımı merak ettiğini söyledi 'Peki deneyelim' dedim.Bir kaç adım daha attık(el eleyiz o sırada) sonra bu karşıma geçti, elini yanağıma koydu, yüzüme yaklaştı.'Ben eve geç kalıyorum' diyerek geri çekildim.Deneyelim demiş olabilirim ama ilk dakikadan öpmesine izin veremezdim hala Doktoru severken..Neyse sonra biz ayrıldık bu avmye arkadaşlarının yanına ben de eve gittim.Ben sessiz olarak bilinirim ama Esmer benden de beter çıktı.Eve geldim ama yok olmuyor, içimde bi huzursuzluk var.Esmer de mesajlarıma cevap vermiyor.Yok dedim olmayacak böyle 'Hata mı yapıyoruz?' diye mesaj attım bitirdim olayı.
Kısaca aklımda, kalbimde hala Doktor varken it gibi beğendiğim Esmeri bile istemiyorsam durum vahim demektir!


 Eyeliner

3 Ocak 2011 Pazartesi

biz mutlu yıllar dedik de..

Geçtiğimiz senelerde okuduğum bir kitaptan sonra şansa inanmamaya başlamıştım. Evrene olumlu mesaj yollayacak, olmuş gibi davranıp gülümseyecek ve geri çekileceksin. Ne diliyordun? İşte artık o seninle! Bu kadar kolay bi sistemde geçen sene ne yaptıysam oldu.. Bu senenin başından beri tek bir şey istiyorum, Carlos, o da olmuyor! Anlamıyorum bizim aşkımıza garezin ne evren? Sanırım doğru stratejiyi uygulayamıyorum... Neyse, dönelim mi koskoca bir seneyi terk ettiğimiz o akşama..

Makyaj Çantası ile okuldan çıktık, okulun yanındaki avm'ye girip son gün lakırdısı yaptık. Herkes aynı fikirdeydi. Bugün Badem'den Carlos'un numarasını alıp ona mesaj atacaktım. Yaptım da en nihayetinde; numarayı alıp yazdım mesajı. Bekle bekle cevap yok.. Ben bu arada Yunanistan'dan gelen tek dost dediğim o adam ve yazlıktan arkadaşlarla birlikte X barda eğleniyorum. Bu böyle olmayacak dedim Aseton, at bir daha mesaj. Attım. Aradan bir dakika ya geçti ya geçmedi, Carlos arıyordu!! Öyle uygunsuz bir zamanda aradı ki! Barın en dip taraflarındaydım bir, konuşacak cesaretim yoktu iki, hadi açtım diyelim ne söyleyecektim adama derken arama sonlandı.. Yaklaşık bi yarım saat kadar sonra telefonu duymadım ayağına yatıp mesaj attım, iletilmedi. Ertesi gün tekrar attım, e bu da iletilmedi..


Bugün okula gelmeden Pudra ile "karşılaşmama" ayini yapıyoruz. Dualar, dilekler. Yağmurlu havada okula gitmek kadar kötüsü yoktur! Bugün. Hava yağmurlu, yanımda Eye Liner ve karşımda Carlos! Geç kalmıştık okula. Dönüp baktığını hissettiğim anda bakıp gözlerimi çevirdim. Hay ben şansımı sikeyim.. Ama durun, daha bitmedi!
Yine Pudra'nın gazına geldim, iyi mi? Bir arkadaşın numarasından saçma sapan bir mesaj attık (Carlos ben olduğumu biliyor.) , Pudra'dan gizli yapıp çaldırdık(Carlos ben olduğumu biliyor.) , benden gizli yapıp çaldırdık (Carlos ben olduğumu biliyor.) ve en sonunda mesaj attım. İletildi. Cevap mı? Tabii ki de vermedi! Bir tane daha atsam mı diyorum. Üf bilmiyorum!
Ya hani ben unutmuştum bunu? İlgilenmiyordum. Eşek gibiydi. Beğenmiyordum. Çok değişkenim yahu, bildiğin gibi değil!
Öyle böyle derken yeni yıla girdik işte. Biz herkese mutlu yıllar dedik de, bu yıl gerçekten umduğumuz kadar mutlu olacak mı ondan emin değilim işte. Sizi bilmem ama, en azından Makyaj Çantası'na biraz daha aşk getirmesini diliyorum 2011.
Hadi bakalım, yaşayıp göreceğiz.

Ps: Evet, çok utanıyorum. O son mesajı atmayacaktım! Fazlasıyla hata yaptım. Hani artık yüze bakma olayını falan geçtim..


Aseton
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...