14 Aralık 2010 Salı

Kıymetsiz Dualar..

Bin bir çeşit duyguyu aynı anda yaşıyor gibiyim... Hepsi var içimde ve hiçbiri yok gerçekte. Öyle acı, ezici, dokundurucu bi duygu ki bu... İnan beş dakika öncesine kadar dünyanın en mutlu hatunuydum diyebilirim. Eminim sana da oluyordur. Yani böyle an geliyor, senden mutlusu yok. Kıskanılası bi sevinç içindesin. Ardından, abartısız bi on dakika sonra her şey silinip gidiyor.. Sanki onları sen yaşamamış, günlerdir ağlamaktan gözleri şişmiş de hayata nereden başlayacağını bilmiyormuşsun gibi oluyorsun. Nefes almak bile zor geliyor, gerçekten! Hele şu iç yanması yok mu, öyle zor ki onunla baş etmesi... Bu satırları yazan ben Aseton, bundan yalnızca dört gün sonra paraya para demeyeceğim belki de. Beklemediğim ve hiç ummadığım bir şey oldu. Sonra bir şey daha... Ama bi yerden sonra her şey kesilip bitiyor işte, kaldıramaz duruma geliyor insan! Soluk kesilip kalp beyne baskı yapmaya başlıyor... O an elinden geleni yapmış ama hiçbir sonuç alamamışsındır işte...
Yaptım mı lan diye soruyorum kendime de, kıyamıyorum olumsuz cevap vermeye. Acıyor insan kendine, en kötüsü de bu zaten.. Yaptın be Aseton, yaptın diyorum. Gittin, olmayacak adamı beğendin! Altını çizerek söylüyorum, ben sadece beğeniyorum şuan Carlos'u. Yani aslına bakarsan, herhangi bi isim koymak istemiyorum daha da küçük duruma düşmemek için.. Aşk değil, sevgi hiç olamaz. Hoşlanmak çok basit, beğenmek bambaşka işte.. Ya hani hayalini kurarsın, şurasında şuyu burasında buyu olsun dersin ya, ne dediysem ben geçmişte, bu adamda buldum. Yani saydığım, sıraladığım tüm görünüm özellikleri onda.. Biliyorum fazla takıntı yapıp kaptırdım kendimi ama olmuyor işte dinlediğim şarkılarda bile aklıma geliyor düşünün gerisi! Benim Yunan sevgilimden sonra fazla ara vermem kötü oldu... Merak etmeyin, onu da anlatacağım..
Pazartesi gününe dönecek olursak. Cumadan kalma bi heyecanla Kaplan'ın gidip Carlos'a her şeyi anlattığını düşünüyordum. Makyaj Çantası'yla okulun en görünen yerinde duruyoruz. Carlos gelecek, beni çantadan çıkartıp duyduklarım doğru mu diyecekti. Hayalimiz buydu yani. Bir de baktık, Kaplan ve Carlos merdivenden iniyorlar ama göz ucuyla bile bakmadı hayvanlar! Bu defter de böylece kapanmaya yüz tuttu sanırım...
Bir de ne oldu! Hayranlarımdan biriyle mesajlaşmaya başladık. Baya baya konuşuyoruz. Sonra ben ders çalışma ayağına falan yattım, adam beni evine çağırdı!!! Normalde yarın gitmem gerek. Tüm makyaj çantası git diyor, en azından öpüşürsün. Ama istemiyorum ki.. Şu Yunan var ya, daha bayramda öpüştük be! Çok özlüyorum onu da.. Ah Tanrım, kaç kalp verdin bana bilmiyorum ki!
Zaten "iki gülüştük bi gofret yedik" diye benim çoban ikizlerimin de götü kalktı. Carlos zaten sikine takmıyo adam beni. Ah ulan aşk! Bulacaaam seni!!

Ps: Şuan bu satırları yazarken bi yandan da Hayranımla mesajlaşıyorum. Ama bişey olmuyor işte. Heyecan yok oğlum hayatımda. Makyaj Çantasının içine tıkıldık, kız kıza geçiriyoruz hayatımızı.. Sikicem böyle şansı da, hayatı da, Carlos'u da!


Aseton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...